21 Haziran 2020 Pazar

Hadisi Şeriflerden İlahi Öğütler







Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla


Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur:  


-"Besmele ile başlanmayan her önemli iş noksan kalır." [Beyhaki]


"Hadisimi dinleyip hıfz eden ve ona tutunan, mahşerde Kuran'la haşrolur. Hadisime önem vermeyen de, Kuranı hor görmüş olur. Kuranı hor gören de, dünya ve ahirette hüsrana uğrar." [Ebu Nuaym, Hatib]


(Allahü teâlânın rızası için, helâli ve haramı açıklayan, kırk hadisi ümmetime bildiren, âlim olarak haşr olur.) [Ebu Nuaym]


(Ümmetimin din işlerinde faydalı kırk hadis ezberleyen, âlimlerle haşr olur.) [Taberani]


``Benden bir şey işitip onu işittiği şekilde başkasına ulaştıran kimsenin Allah yüzünü taze kılsın. Zira, kendisine ulaştırılan öyleleri var ki, bizzat işitenden daha iyi kavrar`` (Tirmizi, İlim 7. 2658)


-"Kim benden kendisine ulaşan hadisi yalanlarsa, üç şeyi yalanlamış olur: Allah'ı, Resulünü Ve o hadisi rivayet edeni" Taberani


"Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız; Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti." Muvatta, Kader 3


"Kim alim geçinmek, sefihlerle münazara yapmak ve halkın dikkatlerini kendine çekmek gibi maksadlarla ilim öğrenirse Allah o kimseyi cehenneme atar." Tirmizi, İlm 6, (2666)


“İlmi; Allah rızasından başka gayelerle öğrenen veya ilimle Allah rızasından başka şeyleri isteyen kişi Cehennem’deki yerine hemen hazırlansın.” (Ebû davud, İlim: 4)


- "Doğru bir sözü işitip sonra da onu din kardeşine ulaştırarak öğretmen, ne güzel bir hediyedir." Taberani


- "İlmi olan ilminden, malı olan malından sadaka versin." [İbni Sünni]


“Kim bildiği ile amel ederse, Allah’ü Teâlâ ona bilmediklerini öğretir. Onu amelde muvafffak kılar. Sonuçta kul cenneti hak eder. Kim de bildiği ile amel etmezse, bildiğinde de şaşırır, Allah onu amelde muvaffak kılmaz. Sonuçta cehennemi hak eder.”((Ebû Nuaym, Hilye, x, 15))


“ALLAH'ın zikri dışında kelamı çok yapmayın. Zira, ALLAH'ın zikri dışında çok kelam, kalbe kasvet (katılık) verir. Şunu bilin ki, insanların ALLAH'a en uzak olanı kalbi katı olanlardır.”(Tirmizi, Zühd 62)


"Muhammed'in canı elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, ister Yahudi, ister Hıristiyan olsun, şu ümmetten bir kimse benim (peygamberliğimi) işitir, sonra da gönderildiğim şeye inanmadan ölürse muhakkak ki cehennemliklerden olur." Müslim, İman, 240


Rasûlâllah (salat ve selam olsun) bir gün, şöyle buyurdu: "Gariplere müjdeler olsun. Gariplere müjdeler olsun!" “Garipler kimlerdir, ey Allah’ın Resulu?” denildi. Rasulullah: “birçok kötü insan içinde, (sayıca) az olan salih kişilerdir. Onlara isyan edenler, itaat edenlerden daha çoktur.” buyurdu. Abdullah bin Mübarek Müsned 23. hadis


Kudsî hadiste Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur; “Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum.” (Buhârî, Rikak 38)


"Mümin, mütemadiyen rüzgarın eğici tesirine mâruz bir bitkiye benzer. Mü'min, devamlı belalarla başbaşadır. Münâfığın misali de çam ağacıdır. Kesilip kaldırılıncaya kadar hiç ırgalanmaz." Buhârî, Mardâ 1; Tirmizî, Emsâl 4, (2870); Müslim, Sıfatu'l-Münâfıkûn 58, (2809).


“Ümmetimin ücreti bana arzedilip gösterildi. Öyle ki mescidden çıkarılıp atılan bir çerçöpün sevabını bile gördüm. Ümmetimin günahı da bana arzedil(ip gösteril)di. Kişiye Kur’an’dan kendine gelen sure veya ayeti unutmasından daha büyük bir günah görmedim.” [Ebu Davud, Salat 16, (461); Tirmizî, Fezailu’l-Kur’an 19, (2917).]


Kur'an okuyan mü'minin misali portakal gibidir; kokusu güzel, tadı hoştur. Kur'an okumayan mü'minin misali hurma gibidir; tadı hoştur fakat kokusu yoktur. Kur'an'ı okuyan facir misali reyhan otu gibidir; kokusu güzeldir, tadı acıdır. Kur'an okumayan facirin misali Ebu Cehil karpuzu gibidir; tadı acıdır, kokusu da yoktur. (Buhari, Et'ime 30)


"Kurân-ı Kerîm'i okuyun. Zira Kur'ân, kendini okuyanlara kıyamet günü şefaatçi olarak gelecektir." Müslim, Müsâfirin, 252, (804)


"Kuran'ı okuyup ona sahip çıkan kimseye (ahirette): "Oku ve (cennetin derecelerine) yüksel, dünyada nasıl ağır ağır okuyor idiysen öyle oku. Zira makamın, okuduğun en son ayetin seviyesindedir denir." (Ebu Davud, Vitr, 20)


"Hafızasında Kuran'dan hiçbir ezber bulunmayan kişi, harab olmuş bir ev gibidir." (Tirmizi, Sevâbu'l-Kur'an 18)


"Kur’ân okunan evin hayrı artar; oturanları sıkmaz. Böyle evlere melekler toplanır, şeytanlar uzaklaşır. İçinde Kur’ân okunmayan ev oturanlara dar gelir; böyle evlerin hayır ve bereketi az olur; melekler uzaklaşır; şeytanlar üşüşür. İçinde Kur’ân okunan, anlam ve yorumuyla meşgul olunan ev, yıldızların yeryüzünü aydınlattığı gibi, sema ehli için aydınlatılır."| Darimî, Sünen, 2/429-430; Heysemî, Mecma’üz-Zevaid, 7/171


“Her ziyâfet veren kişi, ziyâfetine gelinmesini sever. Allâh’ın ziyâfet sofrası da Kurân’dır. Kur’ân’ı ihmal etmeyiniz “ Beyhaki


Bir adam: "Ey Allah'ın resulü, Allah'a hangi amel daha sevimlidir?" diye sordu. Resulullah (sav): "Yolculuğu bitirince tekrar yola başlıyan" cevabını verdi. "Yolculuğa bitirip tekrar başlamak nedir?" diye ikinci sefer sorunca: "Kur'an'ı başından sonuna okur, bitirdikçe yeniden başlar" cevabını verdi. Tirmizi, Kıraat 4,2949


"Ya ilim öğreten, ya ilim öğrenen, ya dinleyen veya bunları seven ol. Sakın beşincisi olma! Yoksa helak olursun!" (Taberani)


-“Allah kime hayır dilerse dini konularda onu bilgili ve anlayışlı kılar” Dârimî, Mukaddime: 16


“Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allâh’ı zikretmek ve O’na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve (Hakk’a lâyıkıyla kul olmak için) tahsil gören talebe bundan müstesnâdır.” (Tirmizî, Zühd, 14)


"Sadakanın en üstünü, kişinin bir ilim öğrenip sonra da onu müslüman kardeşine öğretmesidir" (KÜTÜB-İ SİTTE/ 6024), [İbni Mace]


“İlim konusunda cimri davranmayın ve başkalarına öğretmekten geri durmayın. Onu birbirinizden gizlemeyin. Çünkü ilmi gizlemekle yapılan hıyânet, malda yapılan hıyânetten daha büyük günahtır.” [Câmiü’s-Sağir, 1808]


"Allah'ın yasaklarına uyan kimseyle o yasakları (hududu) ihlâl eden kimse, bir gemiye binip, kur'a çekerek bir kısmı alt kata bir kısmı üst kata yerleşen topluluk gibidir. Aşağı katta olanlar su almak istedikleri zaman yukarı katta olanlara gidip: "Sizi zarara sokmadan biz kendi katımızda bir delik açsak!.." derler. Eğer yukarıdakiler onları serbest bırakırsa hepsi helâk olur, mani olursa hepsi kurtulur" (et-Terğib ve't-Terhib, 4/25, 27).


"Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim, ya iyiyi emreder ve kötüyü de yasaklarsınız veya Allah'ın katından umumi bir bela göndermesi yakındır. O zaman yalvar yakar olursunuz da duanız kabul edilmez." Tirmizi, Fiten 9, (2170)


“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.” Müslim, Îmân 78. Tirmizî


“Açıktan günah işleyenleri anlatmaktan niçin çekiniyorsunuz? İnsanlar onları ne zaman tanıyacak? Onların kötü eylemlerini anlatın ki, insanlar onlardan sakınsınlar, zarar görmekten korunsunlar.” (Beyhâki)


"Günahkâr bir toplumdaki iyi kimseler, kötülükleri düzeltmeye güçleri yettiği hâlde, düzeltmezlerse, Allahü teâlâ, ölümlerinden önce onların hepsine şiddetli azap eder." [Ebu Davud]


"Ahir zamanda, şiddetli belaya maruz kalınır. Ancak şu iki sınıf kurtulur: - Allah’ın dini için, dili ile ve kalbi ile mücadele eden, - Dinini anlayıp tasdik eden." (Ebu Nuaym)


"Müminin şeref ve namusunun çiğnendiği bir yerde onu yalnız bırakanı Allah, yardıma muhtaç olduğu bir günde yardımsız bırakacaktır!" Müsned-i Ahmed, 16081


"Sizden biriniz hakkı gördüğü ve şahit olduğu zaman; insanların korkusu onun hakkı söylemesine asla engel olmasın. Çünkü onun hakkı söylemesi veya hatırlatması ne ecelini yaklaştırır ve ne de rızkını uzaklaştırır.“ Terhib ve Terğib: 4 / 516. s.


“İsrâiloğullarının dindeki bozuklukları şöyle başlamıştır. Bir adam başka birine rastlar ve: 'Hey arkadaş, Allah’tan kork ve yapmakta olduğun şeyi terket, zira o işi yapmak sana helâl değildir' derdi. Ertesi gün aynı işi yaparken tekrar o adamla karşılaşır ve onu yaptığı kötülükten yasaklamadığı gibi onunla yiyip içmekten ve birlikte olmaktan da çekinmezdi. Onlar böyle yapınca Allah, onların kalplerini birbirine benzetti.” Sonra Rasûlullah (s.a.s.) şu âyeti okudu: "Allah’tan gelen gerçekleri örtbas etmeye şartlanmış olan şu İsrâiloğulları Dâvud ve Meryemoğlu İsa’nın diliyle lânetlenmişlerdir. Bu, onların isyan etmeleri ve hak, adâlet sınırlarını aşmalarındandır. Onlar birbirlerini işledikleri kötülüklerden vazgeçirmeye çalışmadılar. Yaptıkları şey gerçekten ne kötü idi ve şimdi onlardan birçoğunun Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenlerle dost olduklarını görebilirsin. Nefislerinin onlar için önceden hazırladığı şey ne kadar kötüdür ki Allah onlara gazap etmiştir, onlar azapta ebedî kalacaklardır. Eğer onlar Allah’a ve kendilerine gönderilen peygambere ve ona indirilen her şeye gerçekten inansalardı bu; Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenleri dost edinmezlerdi. Ama onların çoğu İlâhî sınırları aşan kimselerdir." (5/Mâide, 78-81). Bu âyeti okuduktan sonra Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Hayır Allah’a yemin ederim ki ya iyiliği emreder kötülüklerden sakındırır, zâlimin elini tutup zulmünden el çektirir, hakka döndürüp hak üzerinde tutarsınız, ya da Allah kalplerinizi birbirine benzetir de İsrâiloğullarına lânet ettiği gibi size de lânet eder.” (Ebû Dâvud, Melâhim 17)


Peygamberimize (salat ve selam olsun) “cihadın hangisi efdaldir?” diye sorulunca: “Zâlim sultana karşı hakkı söylemektir” demiştir Ahmed bin Hanbel, 5/251; İbn Mâce, Fiten 20


-“Müşriklerle, mallarınızla, ellerinizle, canlarınızla ve dillerinizle cihad edin!” Ebu Davud 2504, Nesei


-"Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehid böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni eder" Buhari, Cihad 5, 21; Müslim, İmaret 108, 109, (1877); Tirmizi


“Kim Allah yolunda evinden ayrılır, sonra da öldürülür, yahut atı veya devesi (yere atıp) boynunu kırar veya bir zehirli sokar veya yatağında ölür ise, Allah’ın dilediği hangi musibetle ölmüş olursa olsun şehit olarak ölür.” Ebu Davud, Cihad 15


"Şehîtler beştir: - Tâundan (vebadan) ölen, - Karın (yani iç) hastalığından ölen,- Suda boğulan,- Yıkıntı altında kalıp ölen,- Bir de Allah yolunda şehît olandır.” (Buhârî, Ezân, 32)


"(Müslümanlardan) kim, Allah yolunda, (ilâ-yı kelimetullah için) devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine vacib olur." Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd 21, (1657); Ebu Dâvud, Cihâd 42, (2541)


-“Yahudi ve Hıristiyanları, Arap yarımadasından mutlaka çıkaracağım orada sadece Müslümanlar kalacaklardır.” Müslim, Cihâd: 21; Ebû Dâvûd, Harac: 21


-"Bir ülkede iki kıble olamaz" Tirmizi, zekat II, Ahmed b. Hanbel 1-223


"Allah'a isyanın söz konusu olduğu yerde kula itaat yoktur. İtaat ancak iyiliktedir." (Muslim, K. İmara, bab: 39, Hadis no: 1840 ; Ebu Davud, K.el-Cihad, bab: 87 Hadis No 2625)


"Her ölenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda ölen murabıt müstesna. Çünkü onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da uğratılmaz." Tirmizi, Fedailu'l-Cihad 2,(1621), Ebu Davud, Cihad 16


"Sizden biriniz, karınca ısırmasından ne kadar acı duyarsa, şehid olan kimse de ölümden ancak o kadar acı duyar." (Tirmizi, Fedailü’l-cihad, 26/1668; Nesai, Cihad, 35; İbn-i Mace, Cihad, 16)


Üç kişi vardır ki, onlara yardım etmek, Allah üzerine bir haktır Allah yolunda cihad eden, bedelini verip kendisini hürriyete kavuşturmak isteyen köle, namus ve iffetini muhafaza etmek düşüncesiyle evlenmek isteyen kimse Camiussağir 3497; Tirmizi


-Allah yolunda malını harcayana, harcadığının yedi yüz misli ecir verilir. Riyazüs Salihin 1341


-İki göz vardır, onlara ateş değemez Allah için ağlayan göz ile Allah yolunda uyanık sabahlayan göz. Tirmizî, Fedâilu’l-Cihâd, 12


"Sizler Yahûdîlerle muhakkak savaşacaksınız! Harp o kadar şiddetli olacaktır ki, hattâ taş: ‘Ey Müslüman! Şu arkamdaki bir Yahûdî’dir! Gel de onu öldür!’ diyecektir.” Müslim, Fiten, 80


- Cihadı terk ettiğiniz zaman, Allah size zilleti musallat kılar. Ahmed b. Hanbel 2/84


- Cihada çağırıldığınız zaman cihada koşun. Kütübü Sitte 6815


“… Haberiniz olsun! Allah, arzı fethetmenizi müyesser kılacak, ihtiyaçlarınız (Allah tarafından) karşılanacaktır. Sizden kimse oklarıyla oynamaktan(talim yapmak) sakın geri kalmasın.” Müslim, İmaret 168, (1918)


“Allah Teâlâ’dan bütün kalbiyle şehitlik dileyen bir kimse, yatağında ölse bile, Allah ona şehitlik mertebesini ihsân eder.” (Müslim, İmâre, 157; Nesâî, Cihâd, 36)


“ Üç şey vardır; her birine ALLAH garanti vermiştir: ALLAH yolunda cihad etmek üzere yola çıkan kimse. Bu öldüğü takdirde cennete koyma hususunda, ölmeyip döndüğü takdirde ganimet ve sevapla gelme hususunda garantilidir. Mescide giden kimseye, öldüğü takdirde, ALLAH cennete koyma hususunda garanti vermiştir. Kişi (fitne zamanında bulaşmayıp) evine çekildiği takdirde ALLAH ona da garanti vermiştir.”(Ebu Davud, Cihâd 10)


“Kim Allah’a kavuşmak isterse Allah da o kimseyle kavuşmak ister. Kim de Allah’a kavuşmak istemezse, Allah da o kimseye kavuşmaktan hoşlanmaz.” (İbn Mâce, Zühd: 32)


-"Ağızların tadını kaçıran, lezzetleri acılaştıran ölümü çok anın." Tirmizi, Zühd, 2307


"kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa komşusuna ihsanda (iyilikte) bulunsun. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa hayır söylesin veya sükût etsin." Buhari, Edeb 31, 85,


- "Kim, kendisinden göz değmesini (nazarı) uzak tuttuğuna inanarak nazarlık takarsa, Allah ona rahatlık ve huzur vermesin." Ebu Dâvud


- "Kim de (kendisini koruması için nazarlık ve benzeri) bir şey takarsa, o taktığı şeyin korumasına havâle edilir.” Nesâî, Muhârabe, 19


“Kuran'ın haram kıldığı şeyleri helal addeden kimse Kuran'a inanmamıştır.” Tirmizi, Sevâbu'l-Kur'an 20


-“Kendi için evlenmek kolay olduğu hâlde evlenmeyen kişi benden değildir.” Beyhakî, Şuâb, VII


-"Bizim orucumuzla Ehl'i Kitab'ın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir." Müslim, Sıyam 46, (1096)


“Sadaka Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölümü bertaraf eder” Tirmizi


"Allah Teâlâ Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç var etmiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın." [Ebu Dâvud, Tıbb 11, (3874).]


“Mümin, günahları sanki dibine oturup ta üzerine düşeceğini sandığı bir dağ gibi görür, Fâcir ise günahlarını burnuna konan bir sinek gibi görür.” [Tirmizî, Kıyâmet 49]


“Ölüyü (kabre kadar) üç şey takip eder: Çoluk-çocuğu, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Çoluk-çocuğu ve malı döner, ameli (kendisiyle) kalır.” Buhârî, Rikak 42; Müslim, Zühd 5. Tirmizî, Zühd 46


“İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, dininin gereklerini yerine getirme konusunda sabırlı/dirençli davranıp müslümanca yaşayan kimse avucunda ateş tutan kimse gibi olacaktır” Tirmizî, Fiten,73 Ebu Dâvûd, Melahim,17


“Allah, geleceği kesin olan mahşer gününde insanları topladığı zaman bir kimse şöyle duyuruda bulunur: 'Kim işlediği bir amelde Allah'a birini ortak koşmuş ise sevabını ondan istesin. Zira Allah, şirkin her çeşidine en müstağni olan Zât'tır.' ”(Tirmizi, Tefsir, Kehf)


"Allah bir kuluna hayır murad etti mi onun cezasını tacil edip dünyada verir; bir kulu hakkında da kötülük murad ettimi onun günahlarını tutar, kıyamet günü cezasını verir." Tirmizi, Zühd 57, (2398)


-"Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir" Ebu Davud, Sünnet 3


-"Israrla beraber küçük günah kalmaz (büyük olur), istiğfarla da büyük günah kalmaz (affolunur)." Deylemi


-"Allah'a ve ahirete iman eden kimse Ensar'a buğzetmesin." Tirmizi, Menakıb, (3903)


-"Dünyada yaşanan dert ve musibetler yüzlerin karardığı kıyamet gününde, sahibinin yüzünü ak ederler" Taberani


-"Hiç ölmeyeceğini zanneden biri gibi çalış, yarın ölecek biri gibi de tedbirli ol." Camiu's Sağir H. no: 1201


-"Sizin hayırlınız dünyası için ahiretini, ahireti için dünyasını terk etmeyendir." Kenzü'l Ummal, h. n. 6336


"Bir kimse uykusunda hayırlı bir şey görürse hemen Allah'a hamdetsin ve ona şükretsin. Kim de hoşa gitmeyen bir şey görürse, Allah'a sığınsın ve onu kimseye söylemesin. O zaman ona zarar vermez." Ramuz el e-hadis, 420. sayfa


“Allah’ın dinini dert edinenin özel dertlerini Allah satın alır, Allah’ın dinini dert edinmeyeni Allah kendi dertleriyle başbaşa bırakır.” Hâkim -El Mustedrek


"Şu dördün muhabbeti bir münafığın kalbinde toplanmaz; Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali" Ramuz elHadis sayfa 484; Taberani


"Kim bir mümini öldürmeye yarım kelime kadar yardım etse, iki gözün arasına "Allah'ın rahmetinden ümidsizdir" yazılı olduğu halde Allah Teâla hazretlerinin huzuruna çıkacaktır." İbnu Mace Sünen (2620) Kütüb-i Sitte 6772


"Beş şeyden evvel beş şeyin kıymetini bil. İhtiyarlığından evvel gençliğini, hastalığından evvel sıhhatini, fakirliğinden evvel zenginliğini, meşguliyetinden evvel boş vaktini, ölümden evvel hayatını" Hakim, Müstedrek


"Irkçılığa (asabiyyeye) çağıran Bizden değildir; ırkçılık için savaşan Bizden değildir; ırkçılık üzere, asabiyye uğruna ölen Bizden değildir." Müslim, İmâre 53, 57, hadis no: 1850; Ebû Dâvud, Edeb 121; İbn Mâce, Fiten 7


- "Lut kavminin amelini işleyen melundur"(Taberani)


- "Kimin Lût kavminin sapık işini yaptığını görürseniz, fâili de mef'ûlü de öldürün." (Tirmizî, Hudud 24, (1456); Ebû Dâvud, Hudud 29, (4462, 4463)


"Kim yalanı ve onunla ameli terketmezse (bilsin ki) onun (oruç tutarken) yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur." Buhari, Savm 8, Edeb 51; Ebu Davud, Savm 25, (2326); Tirmizi, Savm 16, (707)


- "Her şeyin bir zekâtı vardır. Vücudun zekâtıysa oruçtur." (İbni Mace)


- "Zahmetsiz ganimet kışta tutulan oruçtur." Tirmizi, Savm 74 (797)


- "Mümin güzel ahlakı ile gündüzleri oruç tutan geceleri ibadet için ayakta bulunan kimselerin derecesine erişir" Ebu Davud Edep 7


- "Dedikodu ile sevabı kaçırılmaz ise oruç bir kalkandır." (Nesai)


- "Âdemoğlunun yaptığı her iyilik on katı ile mükâfat görür ancak orucun mükâfatını ALLAH ben vereceğim buyuruyor" İbni Mace, Müslim


Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Müminin ferasetinden kaçının, çünkü o Allahu Teâla'nın nuruyla bakar" buyurup sonra şu ayeti okudular: "Elbette bunda fikr u firaseti olanlar için ibretler vardır" Hicr, 75 Tirmizî, Tefsir, Hicr, (3125)


“Her kim ruhsatsız ve hastalıksız olarak Ramazanda bir günün orucunu tutmazsa, bütün bir ömür oruç tutsa da onu ödemiş olmaz.” Tirmizi, Savm, 27


"Sahur yemeği yiyiniz. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır." Buhari, Savm, 20


- "(rahmet) Melekler(i), içerisinde köpek ve timsaller (canlı resmi, heykeli) bulunan eve girmezler" Buhari, Libas 92


- "Av veyâ Çoban Köpeği Dışında Her kim Köpek Edinirse Her Gün O Kimsenin Ecir ve Sevâbından İki Kırât Eksilir." Buhari, Hars 3


"Benim dünya rahatlığı ile işim yok. Dünyada ben bir ağacın altında gölgelenip sonra oradan ayrılıp giden bir yolcu gibiyim" İbn Mâce, Zühd: 3


-"Adem oğlunun şunlardan başka şeylerde hakkı yoktur Oturacağı bir ev, vücudunu örtecek bir elbise, ekmek ve su." Dârimî, Rıkak 10


"İki nimetle pek çok insan aldanmıştır. Sağlık ve boş zaman." (Buhârî, Rıkak: 1)


- “Allah’ım Muhammed ailesinin rızkını yetecek kadar kıl.”(Müslim, Zühd: 1)


- "Allah'ın en ziyade sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman'dır" Müslim, Adab, 2


- "Kazancını helalden temin etmek her Müslüman üzerine farzdır." (Taberani)


- "Meşru bir işten helal rızık kazanan kimse o işe devam etsin" Taberani


- “Fitne uykudadır, onu uyandırana Allah lânet etsin” Suyûtî, Fethu’l-Kebir, II, 280


- "Bahtiyar, fitneden kaçınan kimse ile, belalarla karşılaşınca sabreden kimsedir. Ne mutlu ona" Ebu Davud, Fiten, 2


"Ümmetim içinde beni en çok sevenlerin bir kısmı benden sonra gelenler arasından çıkacaktır. Onlar beni görebilmek için mallarını ve âilelerini fedâ etmek isteyeceklerdir." [Müslim, Cennet, 12]


-(Kaza ve kaderime razı olmayan, beğenmeyen ve belaya sabretmeyen, benden başka Rab arasın!) [Taberanî]


"Hiç biriniz beni, babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olmaz." Buhari, İman 8


"Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir, Allah için vermezse imanını kemâle erdirmiştir" Ebu Davud, Sünnet 16


- "Arkasından koparılan feryat (ve yakılan ağıt) sebebiyle ölüye kabrinde azâb olunur." Buhari, Cenaiz 34


“Kişinin gerçek malı, hayatında Allah yolunda verdiği maldır. Harcamayıp, biriktirip, geriye koyduğu da varislerinin malıdır.” (Buhârî, Rikak 12)


“Malı piyasaya süren kazanmış, pahalıya satmak için bekleten ise, Allâh’ın lânetine uğramıştır.” (İbn Mace, Ticârât, 6)


"Kıyametin kopması yaklaştığı sıra (onun alametlerinden olmak üzere şu) altı şeyi say: 2 Beyt-i Makdis'in fethi, 3(Taun-veba) ki, koyun kırımı gibi o sizi yakalayacaktır.” (hadis daha uzun) Buhari, C. 8, Hno: 1313, s. 472


"Nafaka için harcananın hepsi Allah yolunda harcanmış gibidir, bina için harcanan müstesna, bunda hayır yoktur." Tirmizi, Kıyamet 41, (2484)


"Hakkımda, hıristiyanların Meryem oğlu İsa'ya yaptıkları aşırı övgülerde bulunmayın. Şurası muhakkak ki ben bir kulum. Benim için "Allah'ın kulu ve elçisi deyin." Buhârî, Enbiya 44


-Bir avuç hurma ile de olsa akşam yemeği yiyin. Zira akşam yemeğinin terki, ihtiyarlık sebebidir. Tirmizi, Etime 46


“Ben davetçi ve tebliğci olarak gönderildim. Hidâyet konusunda benim elimden bir şey gelmez. İblîs de süsleyip yaldızlayıcı olarak yaratılmıştır. Dalâlet konusunda da onun elinden bir şey gelmez.”(Münâvî, III, 204)


"Müslüman kişiye, hoşuna giden veya gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak, masiyet (Allah'a isyan) emredilmişse o hariç, eğer masiyet emredilmişse, dinlemek de yok, itaat de yok" Buhari, Ahkam 4 Müslim, İmaret 38


- Kim benim üzerime bile bile kasten yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın. Buhari, İlim 39


- Cennet size, ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir. Buhari, Rikak 29


- İnsanların en güçlüsü olmak isteyen kimse, Allah'a tevekkül etsin. (Câmiü-s Sağir)


- “Kim sabahleyin kalkınca hep dünya işini düşünür, ibadetlerini ihmal ederse, Allah'tan ona hiçbir yardım olmaz.” Taberani


"Dünyada bir garib gibi yabancı gibi hatta bir yolcu gibi ol! Kendini kabir halkından biri gibi kabul et." Buhârî, Rıkak: 37


"İmtina edenler hariç, bütün ümmetim cennete girecektir!" "İmtina edenler de kim?" dediler. "Kim bana itaat ederse cennete girer, kim âsi olur (itaat etmezse) o imtina etmiş demektir!" buyurdular." Buhari, İ'tisam 2.


- Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki çörek otunda onun için bir deva bulunmasın. Buhari, Tıbb 7


- Ayva, göğüsteki sıkıntıyı, ağırlığı giderir, gönlü (kalbi) ferahlatıp kuvvetlendirir. M. Zevaid 5/45


"Size mercimeği tavsiye ederim. 70 peygamberin ağzından methedilerek kutsallaştırıldı." Ramuz el-hadis, 318.sayfa no:10


“ Kimin arzusu ahiret olursa, ALLAH onun kalbine zenginliğinden koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dünya ona hakir gelmeye başlar. Kimin hedefi de dünya olursa, ALLAH iki gözünün arasına (dünyanın) fakirliğini koyar, işlerini de darmadağınık eder. Netice olarak, dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez.” (Tirmizi, Kıyamet 31)


"Allah bir kavme azap indirdi mi, o azab, kavmin içinde bulunan herkese isabet eder. Sonra, (kıyamet gününde) herkes niyetlerine [ve amellerine] göre diriltilirler." Buhari, Fiten 19; Müslim, Sıfatu'l-Cenne 84, (2879)


“Din nasihattır” buyurdu. Biz kendisine: – Kimin için nasihattır? dedik. Peygamber Efendimiz: - “Allah, Kitabı, Resûlü, mü’minlerin yöneticileri ve tüm müslümanlar için nasihattır” buyurdu. Müslim, Îmân 95


“Âhirete göre dünya, sizden birinizin parmağını denize daldırmasına benzer. O kişi parmağının ne kadarcık bir su ile döndüğüne baksın.“ (Müslim, Cennet 55)


“Âdemoğlu, malım malım deyip duruyor. Ey âdemoğlu! Yeyip tükettiğin, giyip eskittiğin veya sadaka olarak verip sevap kazanmak üzere önden gönderdiğinden başka malın mı var ki?” Müslim, Zühd 3-4. Tirmizî, Zühd 31,


Güneş, battığı yerden doğmadıkça Kıyamet kopmaz. Batı'dan doğunca, insanlar görür ve hepsi de iman eder. ancak, daha önce inanmamış veya imanın sevkiyle hayır kazanamamış olan hiç kimseye bu iman fayda sağlamaz. Buhari Rikak 39


“Kim bir müminin dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderip nefes aldırırsa, Allah da kıyamet gününün sıkıntılarından bir sıkıntıyı ondan giderir. Kim bir fakire kolaylık sağlarsa, Allah da dünya ve ahirette ona kolaylık sağlar. Kim bir Müslüman'ın kusurunu örterse, Allah da dünya ve ahirette onun hata ve kusurunu örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da kulunun yardımındadır. Kim ilim tahsili için bir yola girerse, Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Allah'ın evlerinden bir evde, Kitabullah'ı okuyan ve kendi aralarında onu araştırıp öğrenen bir topluluk üzerine sekinet iner, onları ilahi rahmet bürür, etrafını melekler sarar ve Allah onları huzurunda bulunanlara anar. Kimin ameli (eksik olduğundan) kendisini geriletir ise, soy kütüğü (neseb) onu ileri götürmez.” (Müslim, Zikir, 38; Ebü Davud, Vitir, 14;


“Faydalı işler görmekte acele ediniz. Zîrâ yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mü’min olarak sabahlar, kâfir olarak geceler; mü’min olarak geceler, kâfir olarak sabahlar; dînini küçük bir dünyâlığa satar.” (Müslim, Îmân 186; Tirmizî, Fiten 30, Zühd 3)


"Size Allah'tan korkmayı, Habeşli bir köle de olsa (başkanınızı) dinleyip itaat etmeyi tavsiye ederim. Çünkü durum şu ki sizden, benden sonra yaşayacak olan kimseler, yakında çok ihtilaf görecekler. Binaenaleyh benim sünnetime; doğru yolu bulan, hidayete erdirilmiş halifelerin sünnetine sarılın. Bunlara azı dişlerinizle (yapışır gibi sımsıkı) yapışın. Sonradan çıkarılmış şeylerden sakının. Çünkü sonradan çıkarılmış her şey bidattir." (Tirmizi, îlim, 16; Ebu Davud, Sünnet, 5; İbn Mâce, Mukaddime, 6; Ahmed b. Hanbel, 4/126,127; Mustedrek, 1/95-96)


"Allahü teâlânın birliğine iman edip, şirk koşmadan ve ihlasla namazını kılıp, zekatını verenden Allah razı olur" İbni Mace


"Mümin erkek ve kadının nefsinde, çocuğunda, malında bela eksik olmaz. Ta ki hatasız olarak Allah’a kavuşsun." Muvatta, Cenaiz 40, (1, 236); Tirmizi, Zuhd 57, (2401)


“Diğer peygamberler kendi kavimlerine hususi olarak gönderilmiş, fakat ben bütün insanlara peygamber olarak gönderildim.” (Buhari, Teyemmüm, 1, Salat, 56; Müslim, Mesacid,3; Nesai, Gusul,36; Darimi, Salat, 111)


"Kim kendini bir dağın tepesinden atar da öldürürse cehennem ateşinde de ebedi olarak böyle görür. Kim zehir içerek kendisini öldürürse cehennemde zehir kadehi elinde olduğu halde devamlı ceza çeker" Müslim, Iman, 175


”Her ümmetin mecusisi vardır. Benim ümmetimin mecusileri ise 'Kader yoktur.' diyenlerdir. Onlardan biri ölürse, cenazesine katılmayın, hasta olursa ziyaretine gitmeyin. Onlar deccal taifesidir. Allah’ın onları deccale ilhak ettirmesi (ona katılmış bir grup olarak değerlendirmesi) hakkıdır.” (Ebu Davud, Sünnet 16; bk. Tirmîzi, kader 13: İbn Mace. Mukaddime 10; Ahmed b. Hanbel, 86, 125)


"Dünya, mümine hapishâne, kâfire cennettir." Müslim, Zühd 1, (2956); Tirmizi, Zühd 16, (2325).


“Kabir ahiretin konaklamalarının ilkidir. Kişi ondan kurtulursa gerisi ondan kolaydır. Eğer kurtulmazsa ondan sonrası daha ağırdır.” (İbn Mâce, Zühd: 32)


“Hakikat şu ki kim benden sonra terk edilmiş bir sünnetimi ihya ederse, onunla amel eden herkesin ecri kadar o kimseye sevap verilir, hem de onların sevabından hiçbir şey eksilmeden. Kim de Allah’ın ve Rasulünün rızasına uygun düşmeyen bir dalalet bid’atı icad ederse onunla amel eden insanların günahları kadar o kimseye günah yükletilir, hem de günahlarından hiç bir şey eskitilmeden.” Tirmizi,ilim 16; Müslim, Ebu Davud


"Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar." (Darimi, Mukaddime 16)


"Bir kimse diğer bir kimseyi fıskla veya küfürle itham etmesin. Aksi taktirde, itham edilen arkadaşında bunlar yoksa, kelime kendine dönderilir." Buhârî, Edeb 44.


"Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Semada dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur, her tarafta Allah'a secde için alnını koymuş bir melek vardır. Allah'a yemin olsun, benim bildiğimi siz bilse idiniz az güler, çok ağlardınız; yataklarda kadınlarla telezzüz etmezdiniz; yollara, çöllere dökülür, (belanızı defetmesi için) Allah'a yalvar yakar olurdunuz." [Tirmizî, Zühd 9, (2313); İbnu Mâce, Zühd 19, (4190).]


“Fitne ve fesad zamanında ibâdet etmek, Bana hicret etmek gibidir.” Müslim, Fiten, 130. Tirmizî, Fiten, 31/2201


“Kim hevâsına uyarak bâtıl yolda cenk eder, kavmiyetçiliğe (asabiyete) çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa, cahiliye ölümü üzere ölür.” (İbn Mâce, Fiten 7)


"Nezir (adak), âdemoğluna, Allah'ın kendisine takdir etmediği hiçbir şeyi yakınlaştırmaz. Ancak nezir, kadere muvafık olur. Nezir sayesinde, cimrinin kendi arzusu ile çıkarmak istemediği, cimriden çıkarılır." Buharî, Kader 6, Eyman 26; Müslim


Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse, kimin hicreti Allah’a ve Resûlüne ise, onun hicreti Allah’a ve Resûlünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikahlayacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir.”(Buhari, Nikah,5; Müslim, İmaret, 155)


"Kıyamet günü geldi mi, ben peygamberlerin imamı, hatibi ve (onlar arasında) şefaat (etmeye yetki) sahibi olacağım. Bunda övünme yok." Tirmizi, Menakıb 3, (3617)


Peygamberimiz (salat ve selam olsun) kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir . Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10


"Allah Teala hazretleri, her şeyde iyiliği emretmiştir. Öyleyse öldürdüğünüz zaman öldürmeyi iyi yapın. Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın ağzını bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin." Müslim, Sayd 57


- "Keşke şöyle yapsaydım; o zaman şöyle olurdu." deme. "Allah’ın takdiri böyleymiş; O dilediğini yaptı." de. Müslim, Kader, 34


"Haberiniz olsun, rahat koltuğunda otururken kendisine benim bir hadisim ulaştığı zaman kişinin: "Bizimle sizin aranızda Allah'ın kitabı vardır. Onda nelere helal denmişse onları helal biliriz. Nelere de haram denmişse onları haram addederiz" diyeceği zaman yakındır. Bilin ki, Resulullah'ın haram kıldıkları da tıpkı Allah'ın haram ettikleri gibidir." Ebu Davud, Sünne, 6, (4604); Tirmizi, İlm 60, (2666); İbnu Mace, Mukaddime 2, (12)


“Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. ... Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.” (İbn Mâce, Edahî: 3)


"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Medine'ye geldiğinde Medinelilerin iki (bayram) günleri vardı. O günlerde oynayıp eğlenirlerdi. "Bu iki gün(ün mana ve mahiyeti) nedir?" diye sordu. "Biz cahiliye devrinde bu günlerde eğlenirdik!" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm: "Allah, bu iki bayramınızı onlardan daha hayırlı diğer iki günle değiştirdi: Kurban bayramı, Fıtır bayramı" buyurdu."[Ebû Davud, Salât 245, (1134); Nesâî, Iydeyn 1, (3, 179).]


‘Lut kavminin amelini (livatayı) yapanları bulduğunuz zaman livata yapanı da, kendisine livata yapılanı da öldürün’ buyurdu.” Ahmed bin Hanbel Müsned 1/300, Albânî Sahihu’l-Cami 6565


Urve’nin Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet ettiğine göre o: Ey kız kardeşimin oğlu! Allah’a yemin ederim ki, biz bir hilâli, sonra diğerini, sonra bir başkasını, yani iki ayda üç hilâli görürdük de, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in evlerinde hiç ateş yakılmazdı, demişti. Ben: – Teyzeciğim! O halde geçiminiz ne idi? dedim. Teyzem: – İki siyah, yani hurma ve su. Ancak şu var ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ensardan sağmal hayvanları bulunan komşuları vardı. Onlar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bu hayvanların sütlerinden gönderirlerdi; o da bize içirirdi, dedi. Buhârî, Hibe 1; Rikak 17; Müslim, Zühd 28


“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) faiz yiyene, yedirene, faiz muamelesini yazan kimseye ve bu muamelenin şahitlerine lanet etti! ve: ‘Onlar günahta eşittir!’ buyurdu.” Müslim 1598/106, Ebu Yağla 1849, İbnu’l-Carud 646, Beyhaki 5/275, Begavi 2054, Ahmed 1/393, 3/304


Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi: - Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu. Müslim, İmân 62.


Resulullah (sav) buyurdular ki:“ Bir dirhem, yüzbin dirhemi geçmiştir.”“ Bu nasıl olur, ey ALLAH'ın Resulü?” diye sordular. Şu cevabı verdi:“Bir adamın iki dirhemi vardı. Bunlardan daha iyisini tasadduk etti. Diğeri ise, malının yanına varıp, malından yüzbin dirhem çıkardı ve onu tasadduk etti.”(Nesâi, Zekat 49)


“Âdemoğlu secde âyetini okuyup secde edince şeytan ağlar ve ‘Yazıklar olsun bana! Âdemoğlu secdeyle emrolundu da hemen secde etti, cennet onundur; ben secdeyle emrolundum, ama secde etmekten kaçındım, bana da cehennem vardır.’ diyerek oradan uzaklaşır.” (Müslim, Îmân, 133; İbn Mâce, İkāmetü’s-salât, 70).


"Kim bir bidat ehlini azarlayıp koyarsa, Allah onun kalbine iman ve emniyet doldurur. Kim bid'at sahibine sert davranırsa, Allah onu büyük korku gününde selamete ulaştırır. kim ona mülayim davranır ve güzel güz gösterirse Allah'ın Muhammed'e (salat ve selam olsun) indirdiği ahkamı hafife almış olur." Ebu nuaym, 8, 199; Kudai, 1, 318, r. 537; Deylemi, 3, 567, r. 5579


“Ey insanlar! Allah’tan korkunuz ve rızık talebinde mutedil olunuz. Çünkü rızkı gecikse bile tamamını elde etmedikçe hiçbir nefis ölmeyecektir. O halde rızık talebinde Allah’tan korkun ve istemekte mutedil olun. Helal olanı alınız, haram olanı bırakınız.“ İbni Mace: 6. C. 2144


ALLAH Teâla Hazretleri şöyle buyurdular: "Ey Âdemoğlu! Kendini ibâdetime ver ki gönlünü zenginlikle doldurayım, ihtiyaçlarını gidereyim. Böyle yapmazsan ellerini meşguliyetle doldururum, ihtiyaçlarını da kapamam." Tirmizî, Kıyamet: 30; İbni Mâce, Zühd: 2


“Allah Teâlâ'ya helallerin (mubahların) en sevimsizi boşanmaktır." (Kenzu’l-Ummal, 9/661)


Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) boynuzlu, alaca renkli iki koçu kendi eliyle keserek kurban etti. Besmele çekti, tekbir aldı ve keserken ayağını koçların sağ yanı üzerine koydu. (Buhârî, Edâhî: 7; Müslim, Edâhî: 3)


Rasulullah (salat ve selam olsun), Amr b. Hazme yazdığı bir mektupta şöyle buyurmuştur: "Kuran'a, temiz olanlardan başkası dokunmasın." (Muvatta, K. el-Kur’an bab: 1 Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 8/153-155)


Hz. Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (bir gün):'Beytu'l-Makdis'in imarı Yesrib'in harabıdır. Yesrib'in harabı melhamenin (savaşın) çıkmasıdır. Melhame İstanbul'un fethidir, İstanbul'un fethi Deccal'in çıkmasıdır!' buyurdular. Sonra elini (Resulullah), konuşmakta olduğu kimsenin (yani Hz. Muaz'ın) dizine vurdular ve: 'Bu söylediğim kesinlikle hakikattir. Tıpkı senin burada oturman hak olduğu gibi.' buyurdular." Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalâtu vesselâm'ın konuştuğu ve dizine elini vurduğu kimse Muaz İbnu Cebel (radıyallahu anh)'dir.)" [Ebu Davud, Melahim 3, (4294).]


Hz. aişe'den rivayet edildiğine göre, aişe bir defasında üzerinde (hayvan) resimleri bulunan bir minder almıştı. Hz. Peygamber bunu görünce kapının önünde bekledi ve içeri girmedi. Hz. aişe, Resûl-i Ekrem'in yüzünde hoşnutsuzluk işaretlerini görünce, “Ya Resûlallah! Allah'tan ve Allah'ın Resulü'nden bağışlanma dilerim. Bir kusur mu işledim?” dedi. Hz. Peygamber, üzerinde resim bulunan minderi göstererek “Şu minderin burada işi ne?” buyurdu. aişe “Ya Resûlallah! Onu, kah oturasın, kah yaslanasın diye senin için satın almıştım” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Bu resimleri yapanlara kıyamet gününde azap edilir ve onlara ‘Hadi bakalım, yaptığınız şu sûretlere bir de can verin' denilir. İçinde resimler bulunan eve melekler girmez” (Buhari, “Libas”, 95; hadisin şerhi için bk. İbn Hacer, Fethu'l-bari, V, 228-229; Kamil Miras, Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, VI, 414).


“İleride sizler büyük bir hırsla idarecilik isteyeceksiniz fakat o idarecilik sizin için pişmanlık ve kıyamet gününde de zarar olacaktır. O zamanlarda başkanlık ne kadar tatlıdır o başkanlık koltuğunu terk edip bırakmak ise ne kadar acı ve kötüdür.” (Buhârî, Ahkam: 7)


"Allah ilmi [verdikten sonra], insanların [kalbinden] zorla söküp almaz. Fakat ilmi, alimlerin ruhlarını alarak kaldırır. öyle ki, tek bir alim kalmaz. Halk da cahilleri kendine reis yapar. Bunlara meseleler sorulur, onlar da ilme dayanmaksızın [kendi düşünceleriyle] fetva verirler, böylece hem kendilerini hem de başkalarını yoldan çıkarırlar." Buhari, İlm 34, İ'tisam 7; Müslim, İlm 13, (2573); Tirmizi, ilin 5, (2654)


Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Sizden birinin, benden rivayet edilen hadisleri, rahat koltuğuna kurulmuş vaziyette dinleyip: "(Rivayeti bırak! Bana) Kuran'dan oku!" dediğini sakın duymayayım! Söylenen güzel sözü ben söylemişimdir." İbnu Mace Sünen (21) H: 5991


-“Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on günündeki tek gecelerde arayın!” (Buhârî, Leyletü'l–kadr 3)


-“Kim inanarak ve karşılığını sadece ALLAH’tan umarak Kadir Gecesini ihya edip ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, İman: 35; Tirmizî, Savm: 1)


4627 - Muaz İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor: "Bir seferde Resulullah İle beraberdik. Bir gün yakınına tesadüf ettim ve beraber yürüdük. "Ey Allah'ın Resülü, dedim. Beni cehennemden uzaklaştırıp cennete sokacak bir amel söyle!" "Mühim bir şey sordun. Bu, Allah'ın kolaylık nasib ettiği kimseye kolaydır; Allah'a ibadet eder, Ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namaz kılarsın, zekât verirsin, ramazan orucunu tutarsın, Beytullah'a hacc yaparsın!" buyurdular ve devamla: "Sana hayır kapılarını göstereyim mi?" dediler. "Evet ey Allah'ın Resûlü" dedim. "Oruç (cehenneme) perdedir; sadaka hataları yok eder, tıpkı suyun ateşi yok etmesi gibi. Kişinin geceleyin kıldığı namaz salihlerin şiarıdır" buyurdular .... "Bu dinin başı İslâm'dır, direği namazdır, zirvesi cihâddır!" ••• (hadisin aslı daha uzun) Tirmizi, İman 8, (2619).


"Ey Ka'b İbnu Ucre, seni, benden sonra gelecek ümeraya karşı Allah'a sığındırırım. Kim onların kapılarına gider ve onları, yalanlarında tasdik eder, zulümlerinde onlara yardımcı olursa, o benden değildir, ben de ondan değilim, ahirette havz-ı kevserin başında yanıma da gelemez. Kim onların kapısına gitmez, yalanlarında onları tasdik etmez, zulümlerinde yardımcı olmazsa o bendendir, ben de ondanım, o kimse havzın başında yanıma gelecektir. Ey Ka'b İbnu Ucre! Namaz burhandır. Oruç sağlam bir kalkandır. Sadaka hataları söndürür, tıpkı suyun ateşi söndürdüğü gibi. Ey Kab İbnu Ucre! Haramla biten bir ete mutlaka ateş gerekir." Tirmizi, Salat 433, (614), Nesai, Bey'at 35, 36, (7, 160)


“Allah Teâla Hazretleri diyor ki: “Kulum, hakkımda nasıl bir zan yürütürse ben öyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim. O beni içinden geçirirse, ben de onu içimden geçiririm. O, beni bir cemaat içerisinde anarsa, bende onu, onunkinden daha hayırlı bir cemaatte anarım. O, bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.” (Buhari, Tevhid 50)


"Cenaze defninde acele ediniz. Eğer bu ölü iyi bir kişi ise, bu bir iyiliktir. Onu (bir an evvel kabirdeki) hayır ve sevabına ulaştırmış olursunuz. Eğer bu cenaze iyi bir kişi değilse, bu da bir şerdir. Bir an evvel omuzlarınızdan atmış olursunuz." (Buhârî, Cenâiz, 52)


Resulullah (salat ve selam olsun) şu mealdeki ayeti okudu: "(Habibim) Sana Kitabı indiren O'dur. Ondan bir kısım ayetler muhkemdir ki bunlar Kitabın anası (temeli)dir. Diğer bir kısmı da müteşabihlerdir. İşte kalblerinde eğrilik bulunanlar sırf fitne aramak (ötekini berikini saptırmak) ve (kendi arzularına göre) onun te'viline yeltenmek için onun müteşabih olanı]a tabi olurlar. Halbuki onun te'vilini Allah'dan başkası bilmez, ilimde yüksek gayeye erenler ise; "Biz ona inandık, hepsi Rabbimiz katındadır" derler. (Bunları) salim akıllılardan başkası iyice düşünmez." Resulullah ayetin okunmasım tamamlayınca bana şunu söyledi: "Kur'an'ın müteşabih ayetlerine tabi olanları gördüğünüz vakit bilin ki onlar Allah'ın ayette haber verdiği kimselerdir, onlardan sakının." Buhari, Tefsir, Abi İmran 1; Müslim, İlim 1, (2665); Tirmizi,


Resûlullah Aleyhissalâtu Vesselâm (Bir gün): "Allah Teâla Hazretleri bir kulun hayrını diledi mi, Onu istimal eder!" buyurmuştu. Kendisine: "Onu nasıl istimal eder?" diye soruldu. "Ölümden önce salih amel işlemede muvaffak kılar!" buyurdu. Tirmizi, Kader 8, (2134)


Peygamberimiz (Salat ve Selam Olsun), Hz. Ömer'e (ra) "Ya Ömer beni ne kadar seviyorsun?" deyince, Hz Ömer (ra): "Ya Resullallah nefsimden sonra en çok seni seviyorum." diye cevap verir. Peygamberimiz (asm) "Sizden herhangi biriniz beni nefsinden ve ailesinden çok sevmedikçe kâmil iman etmiş olamaz." buyurdular. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a): "Ya Resulallah seni, anamdan, babamdan, ailemden ve canımdan çok seviyorum." dedi. Peygamberimiz (asm) da: "Ya Ömer işte şimdi imanın kemâle erdi." diye buyurdular. Buharı, Eymân 3; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 233, 336


"Ademoğlunun saadet (sebep)lerinden biri de Allah Teâla'nın hükmettiğine rıza göstermesidir. Şekâvet (sebep)lerinden biri de Allah Teâla'ya istihareyi terketmesidir. Keza şekâvet (sebep)lerinden bir diğeri de Allah'ın hükmettiğine razı olmamasıdır." Tirmizî, Kader 15, (2152).


"(Veba), İsrailoğulları'ndan bir güruha gönderilen bir 'ricz' veya azap bakiyesidir. Veba(taun) bir yerde baş gösterir ve siz orada bulunursanız o yerden çıkmayınız! Şayet bir yerde baş gösterir ve siz orada olmazsanız o yere inmeyin!" Tirmizi, C. 2, H. no: 1071


Sehl bin Sad (Allah ondan razı olsun) Peygamberimizin (salat ve selam olsun) şöyle buyur­duklarını rivayet ediyor: "Eğer dünyanın Allah katında sivrisinek kanadı kadar değeri ol­saydı, kafire ondan bir yudum su dahi içirmezdi." Tirmizi, Zühd: 13; ibni Mâce, Zühd: 3


Abdullah b. As’dan rivayet ettiği bir hadis-i şerif de şu mealdedir: – “Evet kâfir cenazesine de ayağa kalkınız. Çünkü siz (as­lında) o kâfir cenazesine kalkmıyorsunuz. Ancak ruhları kabzeden yüce Al­lah’a ta’zim ederek ayağa kalkıyorsunuz.” Ahmed b. Hanbel , 2, 168


Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), zekât toplamaktan dönen bir vazifelinin, yanında bulunan bazı şeyleri “hediye” diyerek kendi tarafına ayırması üzerine şöyle buyurmuşlardır: “Tuhaf şey, bu adam (bir mal memuru olmayıp da) babasının veya anasının evinde otursaydı, kendisine hediye verilir miydi, yoksa verilmiyor muydu, o zaman görürdü.” [Buhari, Sahih, Hibe, 15]


"Farz olmayan amelden gücünüz yettiği kadar yüklenin. Çünkü amelin hayırlısı devamlı olanıdır, az bile olsa." Kütüb-i Sitte


"Kimin üzerinde kardeşine karşı ırz veya başka bir şey sebebiyle hak varsa, dinar ve dirhemin bulunmadığı [kıyamet (ve hesaplaşmanın olacağı)] gün gelmezden önce daha burada iken helalleşsin. Aksi takdirde o gün, salih bir ameli varsa, o zulmü nisbetinde kendinden alınır. Eğer hasenatı yoksa, arkadaşının günahından alınır, kendisine yüklenir."Kaynak: Buhari, Mezalim 10, Rikak 48; Tirmizi, Kıyamet 2, (2421)


"Yedi şeyden önce amelde acele edin : 1- Unutturucu fakirliği mi bekliyorsunuz ? 2- Tuğyan ettirip azdırıcı zenginliği mi bekliyorsunuz ? 3- İfsad edici hastalığı mı bekliyorsunuz ? 4- Aklınızı götürecek ihtiyarlığı mı bekliyorsunuz ? 5- Ani ölüm mü bekliyorsunuz ? 6- Deccali mi bekliyorsunuz. Bu beklenen gaib bir şerdir. 7- Yoksa kıyameti mi bekliyorsunuz ? Kıyamet ise hepsinden kötü, hepsinden daha acıdır."Kaynak : Tirmizi, Zühd 4, (2308), Nesai, Cenaiz 123, (4, 4)


“Kul bir hata yaptığı zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eğer kişi, o hatadan nefsini uzaklaştırır, af taleb eder ve tövbede bulunursa kalbi cilalanarak (leke silinir). Bilakis, aynı günahı işlemeye devam ederse, kalbdeki leke artırılır. Hatta bir zaman gelir, kalbi tamamen kaplar. İşte bu durum Cenab-ı Hakk'ın: ‘Bilakis, onların irtikab edegeldikleri, kalplerini paslandırmıştır.’ (Mutaffifin, 83/14) mealindeki ayette zikrettiği pastır.” (Tirmizi, Tefsir, Mutaffifin)


Resulullah (sav) Bedir cihetine yola çıktı. Harratu'l-Vebere'ye varınca arkasından cüret ve şecaatiyle tanınan bir adam ona yetişti. Resulullah (sav)'ın Ashabı onu görünce sevindiler. Adam kavuşunca Resulullah'a: "Ben sana uymak ve seninle birlikte yaralanmak için geldim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Allah ve Resulüne inanıyor musunuz?" diye sordu. Adam: "Hayır!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse dön. Ben müşrikten yardım taleb etmem" buyurdu. Hz. Aişe devamla der ki: "Adam gitti sonra bir ağacın yanında Aleyhissalatu vesselam'a yine yetişti ve önceki söylediğini yine söyledi. Resulullah (sav) da önceki sözünü aynen tekrar etti: "Geri dön, ben müşrikten yardım taleb etmem" dedi. Adam döndü. Ancak Beyda'da tekrar yetişti. Önceki söylediğini aynen yine söyledi. Resulullah da: "Allah'a ve Resulüne inanıyor musun?" dedi. Adam bu sefer: "Evet!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Öyleyse yürü!" buyurdu. Adam orduya katıldı. Kaynak: Müslim, Cihad 150, (1817); Tirmizi, Siyer 10, (1558); Ebu Davud, Cihad 153, (2732)


Resulullah (salat ve selam olsun), Fetih sırasında Ömer İbnu`l-Hattab`a, Batha`da iken Kabe`ye gelip oradaki bütün suretleri ortadan kaldırmasını emretti. Resulullah oradaki bütün suretler ortadan kaldırılmadıkça Kabe`ye girmedi. Ebu Davud, Libas 48, (4156)


“İhtiyacını insanlara arzedip onlardan çare bekleyenin dertleri asla bitmez. Derdini Allah’a açanların ise er ya da geç Allah’tan bir ferec-ü mahrece (çıkış yoluna ve ferahlığa) kavuşacakları muhakkaktır.” (Sünen-i Ebi Davud, Sünen-i Tirmizi, Müsned)


"Allah'ın adıyla ve Allah'ın rızası için savaşın. Allah'ı inkâr eden kâfirlerle çarpışın. Gazâ edin fakat ganimete hıyanet etmeyin, haksızlıkda bulunmayın, ölülerin vücudlarına sataşıp burun ve kulaklarını kesmeyin, (önünüze çıkan) çocukları öldürmeyin! Müslim, Cihâd 3, (1731)


“Ahir zamanda, dinle dünyayı taleb eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi görünüp, onları aldatmak) için öyle bir yumuşaklığa bürünürler ki koyun postu yanlarında kaba kalır. Dilleri de baldan daha tatlıdır. Ancak kalpleri kurtlarınkinden vahşidir. Cenâb-ı Hak (bunlar için) şöyle diyecektir:" “Beni aldatmaya mı çalışıyorsunuz, yoksa bana karşı cürete mi yelteniyorsunuz? Zât-ı Akdesime yemin olsun, bunlar üzerine, kendilerinden çıkacak öyle bir fitne göndereceğim ki, içlerinde halim olanlar bile şaşkına dönecekler.” (Tirmizi, Zühd 60)

Namaz Hakkında Hadisi Şerifler


http://ilahiogutler.blogspot.com/2020/06/namaz-hakknda-hadisi-serifler.html

Peygamberimizin Duaları


http://ilahiogutler.blogspot.com/2020/06/peygamberimizin-dualar.html

Ahlak İle İlgili Hadisler


http://ilahiogutler.blogspot.com/2020/06/ahlak-ile-ilgili-hadisler.html

Kadınların okuması gereken hadisler


http://ilahiogutler.blogspot.com/2020/06/kadnlarn-okumas-gereken-hadisler.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder