27 Haziran 2020 Cumartesi

Ahlak İle İlgili Hadisler






Peygamberimiz (Salat ve Selam Olsun) şöyle buyurmuştur:


"İyilik güzel ahlâktan ibarettir. Günah ise kalbini tırmalayıp durduğu halde insanların bilmesini istemediğin şeydir." Müslim, Birr 14; Tirmizî, Zühd 52


"Su, buzu erittiği gibi güzel ahlâk da günahları eritir (yok eder), sirke balı bozduğu gibi kötü ahlâk da ameli bozar." (Taberanî, elMu'cemu'l-Evsat, No: 854)


“Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” Buhârî, Îmân 7; Müslim, Îmân 71-72. Tİrmizî, Kıyâmet 59; Nesâî, Îmân 19; İbn Mâce, Mukaddime 9


- "Mümin güzel ahlakı ile gündüzleri oruç tutan geceleri ibadet için ayakta bulunan kimselerin derecesine erişir" Ebu Davud Edep 7


- "Her bir dinin kendine has bir ahlakı vardır, İslam'ın ahlakı hayadır" Muvatta, Hüsnül-Hulk


“Bir kul Allah’a isyan etmeye devam ettiği halde, Allah hala ona sevdiği dünyalık şeyleri veriyor ise, bu ancak Allah tarafından o kul için bir istidractır (o kulun azabının artması için bir vesiledir)” Müsned, 4/145; Camiu’s-Sağir, 1/359)


"Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak olanınız, ahlakça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet günü de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır." (Cemaatte bulunan bazıları): "Ey Allah'ın Resulü! Yüksekten atanlar kimlerdir?" diye sordular. "Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!" cevabını verdi. Tirmizi, Birr 77, (2019)


"Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz" Tirmizi, Birr 33, (1953)


“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58.)


- "Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin." (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)


“İyi arkadaşla kötü arkadaş misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku duyarsın!” (Müslim, Birr, 146)


'Muhammed'in canı yed(-i kudret)inde olan (Allah)'a yemin olsun ki; (Allah için veya Müslümanlığından dolayı) birbirini seven iki (kimse)nin araları ancak, ikisinden birinin işlediği günah sebebiyle açılır.' (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.9, s.259, h. no:5357)


Ebu Zer (Allah ondan razı olsun) diyor ki: "Allah Resulü (salat ve selam olsun) bana şöyle dedi: "Nerede olursan ol, Allah'a karşı gelmekten sakın. Bir kötülüğün arkasından hemen iyilik yap ki onu yok etsin. Bir de insanlara güzel ahlakla davran!" Tirmizi, Birr, 55


"Resûlullâh (Salat ve Selam Olsun), 'Size en hayırlınızı haber vereyim mi?' diye sordu. 'Evet! Ey Allah'ın Resûlü!' dediler. 'Sizden o kimseler en hayırlıdır ki, Onları görenler, Azîz ve Celîl olan Allah'ı hatırlarlar.' buyurdular." [İbn-u Mâce Sünen (4119)]


"Mütevazi olunuz. Fakirlerle oturup kalkınız ki Allah'ın rahmetine mazhar büyük kullarından olasınız ve kibirden kurtulasınız." Camiüssağir-3380


Bir kimse, gücü yettiği halde mütevazî davranarak lüks elbise giymeyi terkederse, Allah kıyamet gününde o insanı yaratıklarının en başında huzuruna çağırır ve onu îman ehlinin giyeceği elbiselerden dilediğini giymede serbest bırakır. Tirmizî, Sıfatu’l-kıyâmet 39; Müsned, III, 338


“Mal sadaka ile eksilmez. Allah affı sebebiyle kulun izzetini artırır. Allah için mütevazi olan bir kimseyi Allah yüceltir.” (Müslim, Birr 69)


- “Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır.” (Ebu Davud, Libas, 4; Müsned, 2/50)


"Kim bir dalalete çağırır ve buna uyulursa, bu kimseye kendine uyanların günahının bir misli aynen gelir, onların günahından da bir şey eksilmez. Kim de bir hayra çağırır ve kendisine uyulursa, buna da kendine uyanların sevaplarının bir misli verilir, bu ona uyanların sevabından bir şey eksiltmez." (Müslim, ilim, 16)


"Her kim Kevser Havuzu kenarında (benimle) buluşmak isterse, elini ve dilini gereksiz şeylerden uzak tutsun. Ey İnsanlar! Bilmelisiniz ki, günah işlemek nimetlerin ve kısmetlerin değişmesine (eksilmesine) neden olur. İnsanların geneli iyi olursa, onların âmir ve idarecileri de (onlara) adaletli ve merhametli davranır. Halk, isyan ve günaha yönelirse, onların idareci ve hâkimleri de zulüm ve adaletsizlikle iş görmeye yönelirler." İbn Hişam, Sire c. 4, s. 300


"Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma (haya) duygusu, güzel koku sürmek, misvak kullanmak ve evlenmek." (Tirmizî, Nikah, 1)


"Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmez. Bu durumda, kim şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de, ırzını da tebrie etmiş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun! Her melikin bir koruluğu vardır, Allah'ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun! Cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa, cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun! Bu et parçası kalptir."[Buharî, İman 39, Büyû 2; Müslim, Müsakat 107, (1599); Ebu Davud, Büyû 3


“Allah indinde en şerefliniz takvâca en ileri olanınızdır. Arabın Arap olmayan (acem) üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Siyah derili olanın beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur, beyazın da siyah derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvâ iledir.”(Cem’u'l-Fevâid, 1/510, hadis no: 3632)


"İlme sarıl. Çünkü ilim müminin dostudur. Hilm onun veziridir. Akıl onun yol göstericisidir. Salih amel onun doğru yolda sabit kılıcısıdır. Şefkatlilik babasıdır. Yumuşaklık kardeşidir. Sabır maddî ve mânevî duygularının kumandanıdır." Câmiü's-Sağîr, No: 2667


Din kardeşinin yüzüne gülümsemen senin için bir sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman, senin için bir sadakadır. Yolunu kaybetmiş bir kişiye yol göstermen, senin için bir sadakadır. İnsanların gelip geçtiği yoldan taşı, dikeni ve kemiği kaldırman senin için bir sadakadır. Kuyudan çektiğin kovandan din kardeşinin kovasına su koyman senin için bir sadakadır. Camiussağir - 3231


"Bir adam Resulullah (sav)'a "Cennet ameli nedir?" dedi. Cenab-ı Peygamber de "sıdkdır, doğruluktur, doğru söz söylemektir. Zira kul doğru söz söyleyince iyilik yapar, lütuf ve ihsanda bulunur, böyle lütuf ve ihsanda bulununca Allah Teala da iman nasip edip Allah'ı tasdik eder ve O'ndan korkup- iyi ameller ve ibadetler yapıp, günahlardan da kaçar, böylece iman sahibi olunca da cennete girer." Yine o zat: "Cehennem ameli nedir?" diye sordu, Cenab-ı Peygamber de: "yalandır, yalan söylemektir. Kul yalan söyleyince fasık olur, facir olur, haram ve maasi (günah) işler. Facir (günahkar), fasık olunca nimet-i İlahiyeyi (Allah'ın nimetini) göremez, tuğyan (bozgunculuk) eder, küfran-i nimet (nimeti inkar) eder. Küfran-i nimet edince de cehenneme girer." Ahmed bin Hanbel, 2,176, r. 6641


Dört şey, her kimde bulunursa hâlis münâfık olur. Her kimde bunların bir parçası bulunursa onu bırakıncaya kadar kendisinde münâfıklıkdan bir haslet kalmış olur. (Bunlar da) kendisine bir şey emniyet edildiği zaman hıyânet etmek, söz söylerken yalan söylemek, ahdettiğinde ahdini tutmamak, husûmet (iddiâ ve mürâfaa) zamânında da hakdan ayrılmaktır. Hadis No:32-Buhari


"Kulun kalbi doğru olmadıkça imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz. Komşusu şerrinden emin olmadıkça cennete giremez." (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 12800; Taberani, Mucemü’l-Kebir, 10408)


“Mümin temiz ve ikram sahibidir. Facir ise düzenbaz ve alçaktır.” (Ebû Dâvûd, Edeb: 58)


"Bir mümine zarar veren veya hile yapan lanetlenmiştir, yani Allah’ın rahmetinden uzaklaşmıştır" Ebu Davud, Akdıyye 51


"Müslüman bir kimsenin, bir malda kusur olduğunu bildiği halde, müşteriye haber vermeden satması haramdır" Buhari, Büyu 19


Doğru sözlü ve güvenilir (mümin) tacir (ahirette) peygamberler, sıddîklar ve şehitlerle beraber bulunacaktır. (Tirmizî, Büyû,4; İbn Mâce; Ticârât,1)


197-) Hakim İbnu Hizam (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Alıp-satanlar" birbirlerinden ayrılmadıkça (vazgeçmekte) muhayyerdirler. Alıp-satanlar alış-verişi sıdk ve doğruluk üzere yapar (kusuru) beyan ederlerse alış-verişleri her ikisi hakkında da mübarek kılınır. Yalan söylerler (kusurları) gözlerlerse, belli bir kar sağlasalar bile, alış-verişlerinin bereketini kaybederler." Bir rivayet şöyledir: "Alış-verişlerinin bereketi yok edilir: Yalan yemin malı rağbetli, kazancı bereketsiz kılar." Kaynak: Buhari, Büyû 19, 22, 44, 46; Müslim, Büyû, 47, (532); Ebu Davud, Büyû 53, (3459);


"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) çarşıda bir yiyecek yığınına rastlayınca elini yığına daldırıp çıkardı. Parmaklarına rutubet bulaştı. Adama: "Ey satıcı nedir bu?" diye çıkıştı. Adam: "Ey Allah'ın Resûlü, yağmur ıslattı, deyince: "Bu yaşlığı üste getirip, herkesin görmesini sağlıyamaz mıydın? Kim bizi aldatırsa o bizden değildir" buyurdu. Kaynak: Müslim, İman 164, (102); Tirmizi, Büyû 74, (1315); Ebu Davud, Büyû, 52, (3452);


- "Yanı başında komşusu aç iken ve bunu bildiği halde tok olarak yatan, bana (tam olarak) imân etmiş sayılmaz." Bezzar, Müsned


- “Yanı başında komşusu açken kendisi tok yatan kimse hakiki mümin değildir.” Hâkim, II, 15


Bir adam Resulullah'a (salat ve selam olsun) gelerek: "Hayvanımı bağlayarak mı yoksa serbest bırakarak mı Allah'a tevekkül edeyim?" diye sormuştu. Ona: "Bağla ve tevekkül et!" buyurdu. Tirmizi, Kıyamet 61, (2519)


İki kişi Resulullah (sav)'ın huzurunda küfürleştiler. (Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu. Resulullah (sav): "Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendinden zuhur eden öfke giderdi; Euzu billahi mineşşeytanirracim!" buyurdular. Kaynak: Tirmizi, Da'avat 53, (3448); Ebu Davud, Edeb 4, (4780)


- "Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, onu hemen alması gerekir" Tirmizi İlim 19 , 2688


- (Hakkı söyleyen kimse, küçük-büyük ve hoşlanılmayan bir kimse de olsa kabul et, bâtılı da reddet!) [Deylemi]


“Akıllı kimse, kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için hazırlayan kimsedir. Aciz kimse ise, nefsi isteklerine tabi olan ve Allah’tan temennide bulunan (olmadık şeyler isteyen) kimsedir.” (Tirmizi, Kıyame 25 2461)


"Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi siz de evlerinizde ve emriniz altındakileri cehennemden korumalısınız. Onlara Müslümanlığı öğretmelisiniz. Öğretmezseniz mesul olacaksınız." Buhârî, Vesâyâ 9


- "Kalpler tıpkı demir gibi paslanır. Cilası ise istiğfardır." Camiussağir h. no: 1328


"Daha vakti var, ileride yaparım" demek, şeytanın müminlerin kalplerine bıraktığı bir vesvesedir. Ramuz elhadis


Rasûlâllah (salat ve selam olsun) bir gün, şöyle buyurdu: "Gariplere müjdeler olsun. Gariplere müjdeler olsun!" “Garipler kimlerdir, ey Allah’ın Resulu?” denildi. Rasulullah: “birçok kötü insan içinde, (sayıca) az olan salih kişilerdir. Onlara isyan edenler, itaat edenlerden daha çoktur.” buyurdu. Abdullah bin Mübarek Müsned 23. hadis


"Eski milletlerden bir kısmına depremle azap yapıldı. İyiler de helak oldu. Çünkü işlenen günahlar karşısında susup, imkânları varken önlememişlerdi." [Taberanî]


"Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla din kardeşi ile dargın durması helâl olmaz." Buhârî, Edeb, 57, 58.


“Allâh, meleklere karşı ibâdet eden genci över ve şöyle der:“Bakın şu kuluma, nasıl da Benim için kendi istek ve arzularını bırakmıştır.”[Kenzu’l-Ummâl, 43057]


"Kıyâmet günü, müminin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur. Allah Teâla hazretleri, çirkin (düşük söz ve) davranış sahiplerine buğzeder." Tirmizî, Birr 62, (2003, 2004); Ebu Dâvud, Edeb 8, (4799)


"Bir şeye yemin edip de, başkasını daha hayırlı gören kişi yemininden dolayı keffaret ödesin, sonra da o hayırlı olan şeyi yapsın" (Nesâî, Eyman, 41; Ebû Dâvud, Eyman, 12)


“Yalan söylemek üç yerde caizdir; Bir kimse hanımını memnun etmek için yalan konuşabilir, Savaşta İslam ordusunun güç ve kuvvetini büyük göstermek konusunda yalan söylenebilir, İnsanların arasını bulmakta da yalan söylenebilir.” Müslim, Birr ve Sıla: 27; Ebû Dâvûd, Edeb: 79


"Sana şüphe veren şeyi terk et, emin olduğun şeye ulaşıncaya kadar git. Zira doğruluk kalbin mutmain olmasıdır, yalan ise insanın kalbinde kuşku uyanmasıdır." (Tirmizî, “Kıyâme”, 61; Nesaî, “Eşribe”, 50)


"Kim yalanı ve onunla ameli terketmezse (bilsin ki) onun (oruç tutarken) yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur." Buhari, Savm 8, Edeb 51; Ebu Davud, Savm 25, (2326); Tirmizi, Savm 16, (707)


Resulullah (salat ve selam olsun): “Yalan şehadet Allah'a şirkle bir tutulmuştur!” buyurdular ve şu ayeti okudular. (Mealen): “...Putlara tapmak gibi bir pislikten ve yalan sözden de kaçının.” (Hacc, 22/30) (Tirmizi, Şehâdât 3)


"Ben, haklıyken bile çekişmeye girmekten kaçınan kimse için cennetin kenarından, şakadan da olsa yalan söylemeye yanaşmayan kimse için cennetin ortasından, huyunu güzelleştiren kimse için de cennetin en yükseğinden bir köşk (verilmesin)e kefilim." Ebu Davud, Edeb 7; Tirmizî


"Dedikodu ile sevabı kaçırılmaz ise oruç bir kalkandır." (Nesai)


"Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir." Kaynak: Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Müslim, Birr 70, (2589).


“İşlediği günahları açığa vuranlar dışında, ümmetimin tamamı affedilmiştir. Bir adamın, gece kötü bir iş yapıp, Allah onu örttüğü halde, sabahleyin kalkıp: “Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım” demesi, açık günahlardandır. Oysa o kişi, Rabbi kendisinin kötülüğünü örttüğü halde geceyi geçirmişti. Fakat o, Allah'ın örttüğünü açarak sabahlıyor.” Buhârî, Edeb 60; Müslim, Zühd 52.


"Kim insanların arasını düzeltirse, Allah da onun işini düzeltir. (Ara düzeltmek için) konuştuğu her kelimeye karşılık Allah bir köle azad etmiş gibi sevap verir. Ve o kimse tüm geçmiş günahları bağışlanmış olarak (evine) döner." (Isbehani)


Resulullah: "Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab: "Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!" dediler. Resulullah: "Hayır," dedi, "gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir." Müslim, Birr 106, (2608); Ebu Davud, Edeb 3, (4779)


Ey ademoğlu! Eğer fazla malını Allah yolunda harcarsan bu senin için daha hayırlıdır. Kendine saklarsan senin için zararlıdır. Kefaf (yeterli miktar) sebebiyle levm edilmezsin. (Harcamaya), bakımları üzerinde olanlardan başla. Üstteki el (yani veren), alttaki elden (yani alandan) daha hayırlıdır. Müslim, Zekat 97


“ (Bir gün) Resulullah (sav) minbere çıkıp yüksek sesle şöyle nida etti:" “ Ey diliyle Müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafık)lar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim, Müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. ALLAH kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsvay eder.”(Tirmizi, Birr 85)


...(Bir konaklama sırasında) içlerinden biri uyurken, arkadaşı gidip ipini alır. Uyanınca ipini bulamayan zat (kaybettim diye) korkar. (Duruma muttali olan) Aleyhissalâtu vesselâm: "Bir Müslümana bir başka Müslümanı korkutmak helal olmaz!" buyurdular." Ebu Davud, Edeb 93, (5004)


Hz. Ebu Bekir (ra) Cenab-ı Hakk'a hamd ve senadan sonra buyurdu ki: "Ey insanlar! Sizler şu ayeti okuyor ve fakat yanlış anlıyorsunuz: "Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez" (Maide, 105). Biz Hz. Peygamber (sav)'in: "İnsanlar, zalimi görüp elinden tutmazlarsa, Allah'ın, hepsine ulaşacak umumi bir bela göndermesi yakındır" dediğini işittik." Keza ben, Resulullah (sav)'ın: "İçlerinde kötülükler işlenen bir cemiyet, bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu halde, seyirci kalır, müdahale etmezse, Allah'ın hepsini saran umumi bir bela göndermesi yakındır" dediğini işittim. Kaynak: Ebu Davud, Melahim 17, (4338); Tirmizi, Tefsir, Maide (3059), Fiten 8 (2169); İbnu Mace, Fiten 20 (4


"İnsanoğlunun herbiri hatakardır. Ancak hatakarların en hayırlısı tövbekar olanlarıdır." Tirmizi, Kıyamet 50, (2501); İbnu Mace, Zühd 30, (4251


- "Çok gülmek kalbi öldürür ve müminin değerini düşürür." [Tirmizi]


- "Kahkaha ile gülmek şeytandan, tebessüm etmek ise Allah'tandır." (Tirmizî)


"Haram ile beslenen her beden, cehennemi tercih etmiş demektir." Ebu Nuaym, 1/131


“İnsanları güldürmek için laf edip yalan söyleyen kişiye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun.” Ebû Dâvûd: Edeb: 38


"İstemede ısrar etmeyin. Vallahi, kim benden bir şey ister, ben ona vermek arzu etmediğim halde, ısrarı (sebebiyle) bir şey kopartırsa, verdiğim o şeyin bereketini görmez." Müslim, Zekat 99, (1038); Nesai, Zekat 88


"İstemeler bir nevi cırmalamalardır. Kişi onlarla yüzünü cırmalamış olur. Öyle ise, dileyen (hayasını koruyup) yüz suyunu devam ettirsin, dileyen de bunu terketsin. Şu var ki, kişi, zaruri olan (şeyleri) iktidar sahibinden istemelidir." Ebu Davud, Zekat 26, (1639); Tirmizi,


Abdullah b. Mes'ud (r.a) bildirdiğine göre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem):"Allah'tan gereği biçimde hayâ edin!" buyurdu. Bunun üzerine:"Ey Allah'ın Peygamberi! Zaten hayâlı davranıyoruz. Elhamdülillah!" dedik. Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem):"O sizin anladığınız utanma hissi değildir! Allah'tan gereği biçimde hayâ etmek demek; baş ve başta bulunan organlarla, karın ve karının içerisine aldığı organları her türlü günah ve haramlardan korumak, ölümü ve toprak altında çürümeyi daima hatırlamaktır. Âhireti isteyen dünyanın süsünü bırakır. Kim bu şekilde davranırsa Allah'tan gereği biçimde hayâ etmiş olur" buyurdu. [Ahmed (3671) Tirmizî (2458)]


“Sevabın çokluğu, belanın büyüklüğüyle beraberdir. Allah, bir toplumu sevdiği zaman şüphesiz onları (sıkıntı, musibet ve belalarla) imtihan eder. Artık kim bir (imtihan edildiği bela ve musibetlere) rıza gösterirse, Allah’ın rızası (ve sevabı) o kimseyedir. Kim de (imtihan edildiği bela ve musibetlere) öfkelenir (ilâhî hükme rıza göstermez) ise, Allah’ın gazabı (ve azabı) o kimseyedir.” (İbn Mâce, Fiten 23, hadis no: 4034)


“ Resulullah (sav)'la birlikte demirci Ebu Seyf (ra)'in yanına girdik. O, Resulullah (sav)'ın oğlu İbrahim'in süt babası idi. Aleyhisselatu vesselam oğlunu aldı, öptü ve kokladı. Daha sonra yanına tekrar girdik. İbrahim can çekişiyordu. Bu manzara karşısında Aleyhisselatu vesselam'ın gözlerinden yaş boşandı. Abdurrahman İbnu Avf (ra):"“ Sen de mi (ağlıyorsun) ey ALLAH'ın Resûlü?” dedi. Aleyhisselatu vesselam:“Ey İbnu Avf! Bu merhamettir!” buyurdu ve ağlamasına devam etti. Sonar şöyle söyledi:“Gözümüz yaş döker, kalbimiz hüzün çeker, fakat Rabbimizi razı etmeyecek söz sarfetmeyiz. Ey İbrahim! Senin ayrılmandan bizler üzgünüz!”(Buhari, Cenâiz 44)


"(Ölüler için) avuç içi ile yanaklarını döven, yakalarını yırtan ve feryâd ve figan eden kimse bizden değildir" Buhârî, Cenâiz, 35


"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), (ölen) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı: "Allah'tan kork ve sabret!" buyurdu: Kadın (ızdırabından kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan): "Benim başıma gelenden sana ne?'' dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) uzaklaşınca, kadına: "Bu Resulullah idi!'' dendi. Bunun üzerine, kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği sözden dolayı (utanıp) üzüldü. (Özür dilemek için) doğru aleyhissalâtu vesselâmın kapısına koştu: Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi, doğrudan huzuruna çıktı ve: "Ey Allah'ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi tanımadan sarfettim (bağışlayın!)" dedi. Aleyhissalâtu vesselam: "Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir" buyurdu." Buhari; Cenâiz 43; 7, 32, Ahkâm 11; Müslim, Cenâiz 14, (626); Ebu Dâvud, Cenâiz 27


"Müminler arasında imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır. En hayırlılarınız da kadınlarına ahlakça güzel davrananlarınızdır." Tirmizî, Radâ, 11; Kütüb-i Sitte 1646


"Kişinin mâlâyâni (gereksiz) şeyleri terki İslâm'ının (Müslümanlığının) güzelliğinden ileri gelir" Tirmizî, Zühd 11. İbni Mace, Fiten 12


Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki kabrin yanından geçti ve şöyle buyurdu: “Bu kabirlerde yatanlar azap görmektedirler. Ama büyük bir şeyden dolayı azap görmüyorlar.” Rasulullah (as) daha sonra sözüne şöyle devam etti: “Evet bunlardan birisi, insanlar arasında söz taşırdı. Diğeri ise bevlinden (idrarını üzerine sıçratmaktan) sakınmazdı." Buhari, Vudu, 56; Müslim, Taharet, 34; Nesai, Cenaiz, 166;


Peygamberimiz (salat ve selam olsun), Ebû Mûsa el-Eşarî'yi uğurlarken de son tavsiyesi şu oldu: "Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin!" Buharî, 3:72.


"Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teala, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:- Adil devlet başkanı,- Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç,- Kalbi mescitlere bağlı Müslüman,- Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,- Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine "Ben Allah'tan korkarım" diye yaklaşmayan yiğit,-Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse,- Tenhada Allah'ı anıp göz yaşı döken kişi." (Buhari, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24, Hudüd 19; Müslim, Zekat 91.


-"Canının çektiği ve arzu ettiğin her şeyi yemen, şüphesiz israftır!" İbn-i Mâce, Et‘ime, 51


“Büyük günahlar dokuzdur! Allah’a şirk koşmak, adam öldürmek, sihir yapmak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, namuslu kadınlara iftira etmek, anne ve babaya haksızlık etmek, kıbleniz olan Beytu’l-Haram’da günah işlemeyi helal saymaktır.” (Ebu Davud)


İnsanı helak edici şu yedi şeyden sakının:(1) Allah'a ortak koşmak,(2) sihir yapmak,(3) Allah'ın haram kıldığı bir cana haksız yere kıymak,(4) faiz yemek,(5) yetim malı yemek,(6) savaştan kaçmak,(7) namuslu, hiçbir şeyden haberi olmayan mü'min bir kadına zina iftirasında bulunmak. (Camiüssağir-171)


"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kan mukabilinde alınan paradan, köpek satış bedelinden, fuhuş kazancından men etti. Dövme yapanı, dövme yaptıranı, faiz yiyeni, faiz yedireni ve musavvirleri lanetledi."Buhari, Büyü' 113, 25, Talâk, Libas 86, 96; Ebu Davud, Büyü' 65, (3483).


“Zani bir kimse, zina yaptığı sırada mümin olarak zina yapmaz, hırsız da çaldığı sırada mümin olarak hırsızlık yapmaz, içkici, içki içtiği sırada mümin olduğu halde içki içmez; insanların, onun yüzünden gözlerini kendine kaldıracakları kadar nazarlarında kıymetli olan bir şeyi mümin olarak yağmalamaz." Buharî, Mezalim 30; Müslim, İman, 100; Ebu Davud, Sünnet, 16; Tirmizî, İman, 11.


Üç kişi asla cennete giremeyecektir. Deyyus olan erkekler erkeğimsi kadınlar ve içki müptelaları Bunun üzerine sahabeler: Ey Allahın Rasulü İçki müptelasını anladık Deyyus olan erkekler ne demektir dediler. Buyurdu ki Ailesinin yanına kimin girdiğini önemsemeyen kimsedir Dedik ki: Ya erkeğimsi kadınlar Buyurdu ki Erkeklere benzeyen kadınlardır Beyheki Şuabul İman: 10310 Hadisin başka bir lafzında ise deyyus şu şekilde tanımlanmaktadır: Ailesi hakkında kötü şeyleri ahlaksızlığı umursamayan kişide cennete giremez Müsned-i Ahmed no: 5372 Tibi bu hadisin şerhinde şöyle demektedir: Yani ailesinde hoşuna gitmeyecek davranışlar gördüğü halde ne kıskanan ne de engellemeye çalışan kişidir. Şerhul mişkat 6/2556


- Allah’a ve ahirete inanan içki içmesin, içki içilen sofraya da oturmasın. Taberani


“Her sarhoşluk veren şey içkidir ve her sarhoşluk veren şey haramdır. Bir kimse dünyada şarap içer de ona devam ederken tevbe etmeden ölürse, âhirette (Cennet) şarabı içemez.” Müslim, Eşribe, 73, 77. Buhârî, Eşribe, 1


- "Şarap içme. Çünkü o her kötülüğün anahtarıdır!" Kütübü Sitte 6962


- "İçki müptelası (=şarap düşkünü), (günah yönüyle) puta tapan gibidir." Kütübü Sitte 6965


"Resulullah aleyhissalatu vesselam içki ile ilgili olarak on kişiye lanet etti: "Hammaddesinden şarap yapmak maksadıyla sıkana ve sıktırana, içene ve sâkilik yapana, taşıyana ve taşıtana, satana ve satın alana, bağışlayan, bunun parasını yiyene." Tirmizi Büyü 59, (1295)


“ Bir kişinin ridasını rüzgar savurmuştu, tutup rüzgara lanet etti. Resulullah (sav) müdahale buyurdu:"“Sakın rüzgara lanette bulunmayın. O memurdur, (ALLAH'ın emriyle) iş görmektedir. Şunu bilin ki, kim bir şeye haksızlıkla lanet ederse, lanet kendisine döner.”(Ebu Davud, Edeb 53)


Resulullah (sav) oruç tutuyordu. Orucunu açacağı vakti kolladım. Kabaktan mamul bir kap içerisinde yaptığım nebizi getirdim. Nebiz kaynayıp kabarıyordu. Resulullah (sav): "Bunu şu duvara çal. Zira artık bu, Allaha ve ahirete inanmayanların içkisidir" buyurdu. Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 12, (3716); Nesai, Eşribe 25, (8,301)


- Laneti çok yapanlar kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şehid de olamazlar. Müslim, Birr 85


"Allah'ın tükenmez hazinelerinden isteyerek insanlara karşı tok gözlü davranınız." Camius Sağir 1-495, Hadis no: 989


"Şu iki kişi dışında hiç kimseye gıbta etmek caiz değildir: Biri, Allah'ın kendisine verdiği hikmetle hükmeden ve bunu başkasına da öğreten hikmet sahibi kimse. Diğeri de Allah'ın kendisine verdiği malı hak yolda sarfeden zengin kimse." buhari, ilim 15


"Hasedden kaçının. Çünkü o, ateşin odunu yiyip tükettiği gibi, bütün hayırları yer tüketir." Ebu Davud, Edeb, 52 (4903)


"Size ümem-i kadime hastalığı sirayet etti: Bu, hased ve buğzdur. Bu kazıyıcıdır. Bilesiniz; kazıyıcı derken saçı kazır demiyorum. O dini kazıyıcıdır. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin ederim, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi: Aranızda selamı yaygınlaştırın." Tirmizi, Sıfatu'l-Kıyame 57, (2512)


- "Sana emanet bırakanın emânetini geri ver. Sana ihânet edene ihânet etme" Ebu Davud, Büyü 81 (3534)


- "Küçüklerimize merhamet, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir" Tirmizi, Birr 15 (1920)


"Bir kimse, hanımına buğzetmesin, kin tutmasın. Onda hoşlanmadığı huylar varsa, ona mukabil, memnun olacağı huylar da vardır." (Müslim, Rada, 61)


"Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kölelere iyi muamele etmesi­ni emrederdi ve:«Onlara, yediğinizden yedirin ve elbiselerinizden onlara giydirin. İz­zet ve Celâl sahibi olan Allah'ın yaratığına eziyet etmeyin.» buyurdu. İmam Buhari Edeb-ül Müfred 376


“Bu ümmet, âlimleri idarecilere dalkavukluk yapmadığı sürece, salihleri günahkâr olanlarını haklı çıkarmadığı sürece, hayırlı olanları şerli olanlara uymadığı sürece Allah’ın himayesinde ve emanında olur. Eğer bahsedilen kişiler bu işleri yaparlarsa Allah onlardan himayesini kaldırır ve onlara zalimleri musallat eder, o zalimler de onlara kan kusturur. Onlara kıtlık verilir, fakirlik musibetine mübtela kılınırlar, kalplerinde korku peyda olur.” (İbn Mübarek, Zühd ve Rekaik, s. 821)


"Kim insanların gücenmesini göze alarak (insanlar gücense bile) Allah’ın rızasını gözetirse, insanlardan gelen sıkıntılara karşı Allah ona yeter. Kim de Allah’ın gücenmesini göze alarak (Allah gücense bile) insanların rızasını gözetirse, Allah, onu insanlar(ın insafın)a bırakır." (Tirmizi, Zühd, 64; Kenzu’l-Ummal, h. no: 43034)


- “Muhâcirlerin fakirleri Cennete zenginlerden beş yüz yıl önce gireceklerdir.” (İbn Mâce, Zühd: 6)


- "En hayırlı zenginlik, gönül zenginliğidir. En iyi azık takvadır. Hikmetin başı ALLAH korkusudur." Camiüs Sağir, 934


- "Kardeşlerinizi isimleri ile çağırın, onları lakaplar takarak çağırmayın" Ramuz el hadis 268


“Allah aksırmaktan hoşlanır, esnemekten hoşlanmaz. Biriniz aksırdığı zaman elhamdülillah desin. Bu takdirde onu işitenlerin her birine yerhamukallah demek gerekir. Esnemeye gelince sizden birinizin esnemesi geldiği zaman gücü yettiği kadar onu savmaya çalışsın ve hah hah demesin, çünkü bu hah hah diye çıkarılan ses şeytandandır. Şeytan bu yüzden güler.” (Buhârî, Bedilhalk: 27; Müslim, Zühd: 17)


"Cennetin etrafı mekârihle (nefsin hoşlanmadığı şeylerle) sarılmıştır. Cehennemin etrafı da şehevi (nefsin arzuladığı, cazip) şeylerle sarılmıştır." Kütüb-i Sitte 5089


- "İnsanlara merhametli olmayana Allah Teâlâ merhamet etmez." Tirmizi Birr 16, 1923


Lüks içinde olmaktan kaçın. Çünkü Allah’ın (ihlaslı) kulları, lüks içinde olmazlar. Ahmed Hanbel el Müsned 5, 243


İslam hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda maişeti olup, buna kanaat edene ne mutlu. Tirmizi Zühd 35, 2350


-Allah bir kulu hakkında iyilik murad ederse, ona, kendi kusurlarını görme kabiliyetini verir. Müslim, Kader 4, 5


-Sana günah olarak, husumeti devam ettirmen yeterlidir (çünkü bu, gıybete kapı açar). Tirmizi, Birr 58 (1995)


“Kıyamet günü tüccarlar facirler (günahkarlar) olarak diriltilecekler. Ancak Allah'tan korkanlar, iyilik yapanlar ve doğruluktan ayrılmayanlar müstesna" Tirmizi, Büyu 4, (1210); İbnu Mace, Ticaret 3, (2146)


"Bir toplumda fuhuş yaygınlaşır hatta açıktan yapılır hale gelirse, o toplumda daha önce bulunmayan hastalıklar ve taun (veba-bulaşıcı hastalıklar) ortaya çıkar." (İbn Mace, Sünen, Fiten 22, hadis no: 4019)


-Birbirinize yemek götürmekle hediyeleşiniz. Çünkü bu rızıklarınızda genişlik sağlar. Camiüs Sağir no: 1811


“Suyu deve gibi bir solukta içmeyin. İki-üç solukta (dinlene dinlene) için. Su içerken besmele çekin. Bitirince de Allâh’a hamdedin.” Tirmizî Eşribe 13 (1886).


"Dikkat edin! Size hem hastalığınızı hem de ilacını bildiriyorum: Hastalığınız günahlardır. İlacı ise tevbe etmektir." Ramuz el Hadis no: 2005; Deylemi


"Ağlamak merhamettendir. Bağırarak ağlamak şeytandandır." İbni Sa'd; Ramuz el e-hadis, 195. sayfa, 13. hadis


“Sizden herkese Rabbi, aralarında bir tercüman olmaksızın, doğrudan doğruya hitap edecektir. Kişi o zaman (ateşe karşı bir kurtuluş yolu bulmak üzere) sağına bakar, hayatta iken gönderdiği (hayır) amellerden başka bir şey göremez. Soluna bakar, orada da hayatta iken işlediği (kötü) amellerden başka bir şey göremez. Ön cihetine bakar, karşısında (kendini beklemekte olan) ateşi görür. (Ey bu dehşetli güne inanan mü'minler!) Yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun. Bunu da bulamazsanız güzel bir sözle koruyun.” [Buhârî, Rikak 49]


"Yemeğin bereketi yemekten önce elleri, yemekten sonra da elleri ve ağzı yıkamaktır." Tirmizi, Etime 39


- Gülerek günah işleyen, ağlayarak Cehenneme gider. [Ebu Nuaym]


"İpek ve ibrişim elbise giymeyin. Altın ve gümüş kaplardan su içmeyin, onlarda yemek yemeyin. Zira bu iki şey dünyada onlar (kafirler), ahirette de sizin içindir." Buhari, Et'ime 28, Eşribe 28, Müslim, Libas 4, (2067)(ipek giymek ve altın takmak erkeklere haramdır. altın ve gümüş kap kullanmak bütün insanlara haramdır)


Mümine lanet etmek onu öldürmek gibidir. Bir mümini küfürle itham etmek onu öldürmüş gibi olur. Buhari, Salat 28


(Mü‘min) kardeşinle münâkaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme. Tirmizi, Birr 58


- İman, verilen sözden dönmemek için bir bağdır. Mümin sözünden dönmez. Ebu Davud, Cihad 157 (meşru sözden dönmek yasaktır. kötülük yapmak için söz veren hatırlayınca bu sözünden döner)


- Peygamberimiz (Salat ve Selam Olsun) rüşvet alan ve rüşvet veren ve aracılık eden kimseyi lanetlemiştir. Tirmizi, Ahkam 9, 1336


-"Allah’ın laneti rüşvet alan ve rüşvet verene olsun!." İbni Mace 2313, Albânî Sahihu’l-Cami 5114


“Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolunur.” (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr Şerhu’l-Câmii’s-Sağîr, V, 663)


Peygamberimizin (salat ve selam olsun), Ebu Zer'e (Allah ondan razı olsun) tavsiyeleri; sana Allah’tan korkmanı tavsiye ederim. Çünkü Allah korkusu, yapacağın bütün amellerin bir süsüdür. Kur’an okumalısın. Allah’ı zikretmelisin. Çünkü bu, gökte anılmana, yerde aydınlanmana bir vesiledir. Sükûta devam et; ama hayrı söyleyeceğin zaman başka (hemen söyle). Çünkü böyle yapman şeytanı senden kovar. Dini yaşamanda sana yardımcı olur. Sakın ha çok gülme. Çünkü çok gülmek kalbi öldürür ve yüzün nurunu söndürür. Cihat etmelisin, ümmetimin asla bırakmayacağı şey budur! Yoksulları sev, onların yanında otur. Daima senden aşağı olana bak, üstte olana değil. Bu, Allah’ın senin üzerindeki nimetini hakir görmemen için en doğru olandır. Senden ilgilerini kesseler de akraban ile ilgini kesme. Acı da olsa doğruyu söyle. Allah uğrunda kınayanların kınamasından korkma. Kendi nefsin hakkında bildiğin şeyler, seni insanlardan alıkoysun. Yaptığın şeyle onlara karşı övünme. Şu üç hasletin bir kişide bulunması ayıp olarak ona yeter: Kendi kusurunu görmeden başkalarının kusurlarına bakması, kendi utanılacak şeyde yüzerken, utanılacak şeyi sebebiyle başkalarını ayıplaması, bir de yanında oturana (ya da komşusuna) eziyet etmesi. Ya Ebû Zer, tedbir gibi akıl yoktur. Kötülükten çekinmek gibi verâ yoktur. Güzel ahlak gibi de soy yoktur.” Hadis Kaynak: Râmûzu’l-Ehâdis, s. 157, h. 1935


Ebû Mûsa'dan (Allah ondan razı olsun) rivayet edildiğine göre, dedi ki, Resûlullah (salat ve selam olsun) şöyle buyurdular: "Her müslüman'ın sadaka vermesi gerekir" (Ashabdan biri) dedi ki, verecek bir şey bulamazsa (ne yapacağını) bildirir misiniz? Resûlullah : "Çalışsın da kendine fayda temin etsin, bir de sadaka versin" buyurdu. (Adam yine) dedi ki, gücü yetmezse, yahut çalışamazsa (ne yapması gerektiğini) bildirir misiniz? Resûlullah: "Çaresiz muhtaca yardım etsin" buyurdu. (Adam tekrar) dedi ki, gücü yetmezse, yahut çalışmazsa? Resûlullah: "İyiliği emretsin, (tavsiye etsin)" buyurdu. (Adam tekrar) dedi ki, buna da gücü yetmezse, yahut (dedi ki) bunu da yapamazsa, (başka ne yapması gerektiğini) bildirir misiniz? Resûlullah: "Kötülük işlemekten kendini korur, çünkü bu hareket onun için bir sadakadır" buyurdu. İmâm Buhâri; Edebü'l Müfred, Hadis No: 306


“ Bir gün, Resulullah (sav) ashabına:"Şu kelimeleri kim (benden) alıp onlarla amel edecek ve onlarla amel edecek olana öğretecek?" buyurdular. Ben hemen atılıp:“ Ben! Ey ALLAH'ın Resûlü!” dedim. Aleyhisselatu vesselam elimden tuttu ve beş şey saydı: "Haramlardan sakın, ALLAH'ın en âbid kulu ol! ALLAH'ın sana ayırdığına razı ol, insanların en zengini ol! Komşuna ihsanda bulun, mü'min ol. Kendin için istediğini başkaları için de iste, Müslüman ol! Fazla gülme. Çünkü fazla gülmek kalbi öldürür."(Tirmizi, Zühd 2)


"Mümin kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır! Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum, sadece mümine hastır, başkasına değil: Ona memnun olacağı bir şey gelse şükreder, bu ise hayırdır, bir zarar gelse sabreder, bu da hayırdır" Müslim, Zühd 64, (2999)


"Gerçek mü'min, halkın, kendisinden malı ve canı hususunda emîn olduğu kimsedir. Hakiki muhâcir de hata ve günahlardan hicret (terk) eden kimsedir." İbnu Mace Sünen (3934)


-“Kimin evlenmeye gücü yetiyorsa evlensin. Çünkü evlilik, gözü haramdan alıkoyar ve iffeti en iyi şekilde korur” Buhârî, Savm, 10


“Nerede olursan ol Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaşa, işlediğin bir günahın arkasından hemen bir sevap işle ki onu imha edip yok etsin. İnsanlara güzel ahlakla muamele et.” (Darimî, Rıkak, 71)


“Siz müminler birbirinizin aynası durumundasınız Eğer birbirinizde düzeltilmesi gereken bir hata bir yara görürseniz hemen onu giderin” Buhârî, Edeb: 34


“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Mümin de, halkın, can ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kimsedir.” (Tirmizi, İman 12)


- "En hayırlı arkadaş, Allâh'ı zikrettiğin zaman sana yardımcı olan, unuttuğun zaman, Allâh'ı hatırlatandır." Kenzül Ummal


-"Mümin, mümine karşı parçaları birbirine destek olan bir bina gibidir" Müslim, Birr ve Sıla 17


- Mümin, sonu cennet oluncaya kadar hayır işitmekten asla doymayacak. Tirmizi, İlm 19


- Sizin en doğru rüyâ görenleriniz, en doğru söyleyenlerinizdir. Müslim, Rüya 6


"Sadece müminle arkadaşlık et. Senin yemeğini muttaki olan yesin." Ebu Davud, Edeb 19


“Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkiye düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir.” Tirmizî, Zühd 43; Dârimî, Rıkak: 21


"Cennetlik kişi o kimsedir ki, Allâh kulağını hakkında halkın hayırlı övgüleriyle doldurmuştur, kendisi de hayırla yâdedildiğini işitir. Cehennemlik olan da, kendi kulakları, halkın hakkındaki kötü anmalarıyla dolan ve bunu bizzat işiten kimsedir." İbnu Mace Sünen (4224)


“Kimi insanlar kötülüğe kapalı, hayra açıktırlar. Kimi insanlar da kötülüğe açık, iyiliğe kapalıdırlar. Allah’ın hayır anahtarlarını eline verdiği kimseye ne mutlu! Allah’ın kötülük anahtarlarını eline verdiği kimseye de ne yazık.” İbn-i Mâce 237


-Bir genç bir yaşlıya yaşlılığından dolayı saygı gösterirse, Allah’ta yaşlandığında kendisine saygı gösterenleri yaratır. (Tirmizi)


-"İnsanlara karışıp onların ezalarına katlanan müslüman, onlara karışmayıp, ezalarına katlanmayandan hayırlıdır" Tirmizi, Kıyamet 56


-"Yiyiniz, tasadduk ediniz, giyiniz. Fakat bunları yaparken israfa ve tekebbüre kaçmayınız" Nesai, Zekat 66 (5, 79)


-“Peygamberimiz beyaz kılları yolmayı yasakladı ve bu Müslüman’ın nurudur buyurdu.” İbn Mâce, Edeb: 27


"Saçı sakalı birbirine karışmış, eski püskü elbiseler içinde, kimsenin itibar etmediği niceleri vardır ki, Allah'a kasemde bulunsa, Allah onun yeminini boşa çıkarmaz, işte Bera İbnu Malik öylelerindendir" Tirmizi Menakıb 3853


-"Nasıl olursanız, öyle idare edilirsiniz." Deylemi, Müsned, 3/305


-"Münafığa "efendi" demeyin. Çünkü onu efendi yerine koyarsanız, Aziz ve Celil olan Rabbinizi gazaplandırmış olursunuz." Ebû Dâvud, Edeb: 43


"Yöneticileriniz hayırlılarınız; zenginleriniz cömertleriniz olduğu, işleriniz de aranızda danışarak görüldüğü sürece, yerin üstü sizin için yerin altından daha hayırlıdır. Yöneticileriniz şerirleriniz; zenginleriniz cimrileriniz olduğu, işleriniz de kadınlara kaldığı zaman, yerin altı sizin için yerin üstünden daha hayırlıdır." (Tirmizi, Fiten 78)


“Cömert kimse Allah’a yakın, Cennete yakın insanlara yakın olup, ateşten uzaktır. Cimri kimse ise Allah’tan uzak, Cennet’ten uzak, insanlardan uzak ve ateşe yakındır. Cömert cahil; cimri alim’den, Allah’a daha çok sevimlidir.” Tirmizî


- "İki haslet vardır ki bir müminde asla beraber bulunmazlar: Cimrilik ve kötü ahlâk." (Tirmizî, "Birr", 41)


- "İnsanda bulunan en şerli şey aşırı cimrilik ve şiddetli korkudur." Ebu Davud 22, 2511


Sıkılık huyundan kaçının. Zira sizden önce gelip geçenler bu huy yüzünden helâk oldular. Şöyle ki: Bu huy onlara cimrilik emretti, onlar hemen cimrileşiverdiler, sıla-ı rahmi kesmelerini emretti, hemen sıla-ı rahmi kestiler, doğru yoldan çıkmayı (fücur) emretti, hemen doğru yoldan çıktılar. (Ebu Davud, Zekat 46)


-"İmanın en üstünü, nerede olursan ol, Allah′ın senin yanında bulunduğunu bilmendir." Câmiü’s-Sağîr, No: 721


“Allâhü Teâlâ’ya, günahlarından tevbe eden gençten daha sevimli hiçbir kimse yoktur. Allâhü Teâlâ’ya, günah işlemeye devam eden yaşlıdan daha sevimsiz hiçbir kimse yoktur.” (Kenzü’l-Ummâl)


“Dul kadın ve yoksul yetim kimselerle ilgilenmek için gayret edip koşturan (mümin) kişi Allah yolunda cihâd eden kimse gibi veya gündüzü oruçla geceyi namazla geçiren kimse gibi sevap kazanır.” Buhârî, Nafakat: 24; İbn Mâce

Hadisi Şeriflerden İlahi Öğütler


http://ilahiogutler.blogspot.com/2020/06/hadisi-seriflerden-ilahi-ogutler.html


25 Haziran 2020 Perşembe

Kadınların okuması gereken hadisler








Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur:


"Mü'min, takvadan sonra, saliha bir eş kadar hiçbir hayır ve mutluluktan yararlanmış değildir. Saliha kadın, kocası kendisine bir şey emrettiği zaman itaat eder, yüzüne baktığında onu sevince gark eder, hakkında yemin etse, onu yerine getirir, bırakıp bir yere gidecek olsa nefsi ve malı hakkında hiçbir endişe duymaz, emin olur." İbn Mace, Sünen nikah 5 hadis no: 1857; Mişkatu'1-Mesabih, hds. no:3095.


“Dünya başlı başına bir metâ/faydalanma yeridir. Dünyanın en hayırlı nimeti de sâliha kadındır” (Müslim, Rada’, 64; Nesâi, Nikâh, 15; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c.2, s. l68)


"Müminler arasında imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır. En hayırlılarınız da kadınlarına ahlakça güzel davrananlarınızdır." Tirmizî, Radâ, 11; Kütüb-i Sitte 1646


"Kadın dört hasleti için nikahlanır: Malı için, haseb ve nesebi için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç de huzur bul." Buharî, Nikah 15; Müslim, Rada 53; Ebu Davud


"Hangi kadın (çok ciddî) bir gerek yokken kocasına boşanma talebinde bulunursa, bilsin ki, cennetin kokusu kendisine haramdır." Ebu Davud, Talak 18, (2226); Tirmizi, Talak 11, (1187); İbnu Mace, Talak 21, (2055)


"Nikahın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır." Ebu Davud, Nikah 31


"Dini ve ahlakı sizi memnun eden birisi kız istemek üzere size gelirse onu evlendirin. Böyle yapmazsanız yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat olur." (Tirmizi, Nikâh 3)


- Kızını veya aile fertlerinden birini içki içene veren, onu ateşe atmış olur. [Deylemi]


“Allah Teâlâ'ya helallerin (mubahların) en sevimsizi boşanmaktır." (Kenzu’l-Ummal, 9/661)


"Bir kimse, hanımına buğzetmesin, kin tutmasın. Onda hoşlanmadığı huylar varsa, ona mukabil, memnun olacağı huylar da vardır." (Müslim, Rada, 61)


"Herhangi bir kadın, gereksiz yere, kocasından boşanmayı isterse, cennetin kokusu ona haram olur." (bk. Ebu Davud, Talâk, 18; Ahmet b. Hanbel, 5/277)


‘Kocalarından kendilerini boşamalarını, kendilerini bırakmalarını isteyen kadınlar münafıklardır’ buyurdu.” Taberani Mucemu’l-Kebir 17/339, Albânî Sahihu’l-Cami 1934 (Kocanın namazı terketmesi, devamlı uyuşturucu veya içki kullanması, kadını haram bir işe zorlaması, işkence ederek zulmetmesi ya da şer’i haklarından alıkoyması gibi şeriatça geçerli bir gerekçe olur ve kocaya nasihat fayda vermez, düzelmesi için verilen uğraşlar boşa çıkarsa bu durumda kadının dinini ve kendi nefsini kurtarmak için boşanmak istemesinde bir sakınca yoktur.) Muhammed Salih el-Müneccid


"Hangi kadın velisinin izni olmaksızın nikahlanırsa onun nikahı batıldır" Ebu Davud, Nikah 20, (2083), Tirmizi, Nikah 14


-“Kendi için evlenmek kolay olduğu hâlde evlenmeyen kişi benden değildir.” Beyhakî, Şuâb, VII


Üç kişi vardır ki, onlara yardım etmek, Allah üzerine bir haktır Allah yolunda cihad eden, bedelini verip kendisini hürriyete kavuşturmak isteyen köle, namus ve iffetini muhafaza etmek düşüncesiyle evlenmek isteyen kimse Camiussağir 3497; Tirmizi


“Dul kadın ve yoksul yetim kimselerle ilgilenmek için gayret edip koşturan (mümin) kişi Allah yolunda cihâd eden kimse gibi veya gündüzü oruçla geceyi namazla geçiren kimse gibi sevap kazanır.” Buhârî, Nafakat: 24; İbn Mâce


Üç kişi asla cennete giremeyecektir. Deyyus olan erkekler erkeğimsi kadınlar ve içki müptelaları Bunun üzerine sahabeler: Ey Allahın Rasulü İçki müptelasını anladık Deyyus olan erkekler ne demektir dediler. Buyurdu ki Ailesinin yanına kimin girdiğini önemsemeyen kimsedir Dedik ki: Ya erkeğimsi kadınlar Buyurdu ki Erkeklere benzeyen kadınlardır Beyheki Şuabul İman: 10310 Hadisin başka bir lafzında ise deyyus şu şekilde tanımlanmaktadır: Ailesi hakkında kötü şeyleri ahlaksızlığı umursamayan kişide cennete giremez Müsned-i Ahmed no: 5372 Tibi bu hadisin şerhinde şöyle demektedir: Yani ailesinde hoşuna gitmeyecek davranışlar gördüğü halde ne kıskanan ne de engellemeye çalışan kişidir. Şerhul mişkat 6/2556


“Hiçbir (yabancı) erkek, yanında mahremi bulunmay­an bir kadınla tenha yerde başbaşa kalmasın ve kadın ancak beraberinde mahremi olduğu halde sefere çıksın!” Bunun üzerine bir adam şöyle dedi: ‘Ya Resulallah! Doğrusu eşim hacca niyet edip çıkmış bulunuyor. Ben ise şu ve şu gazaya gitmek üzere kayıt olunup yazıldım!” Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ona: “Hadi git, eşinle birlikte haccet” buyurdu.” (Buhârî, Cihâd, 140; Müslim, Hac, 424)


"... Erkek, âilede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur." (Buhârî, Cum'a 11; Müslim, İmâret 20)


"Hepiniz bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi siz de evlerinizde ve emriniz altındakileri cehennemden korumalısınız. Onlara Müslümanlığı öğretmelisiniz. Öğretmezseniz mesul olacaksınız." Buhârî, Vesâyâ 9


"İşlerini bir kadın'a bırakan topluluk asla felah bulamaz." (Buhârî, Meğâzî, 82, Fiten, 18; Tirmizî, Fiten, 75; Nesaî, Kudât, 8; Ahmed b. Hanbel, V/43, 51, 38, 47)


-"Kadın, kocası varken izin almadan (nafile) oruç tutmasın" Buhari, Nikah 84; Müslim, Zekat 84


Rasulullah (salat ve selam olsun), Amr b. Hazme yazdığı bir mektupta şöyle buyurmuştur: "Kuran'a, temiz olanlardan başkası dokunmasın." (Muvatta, K. el-Kur’an bab: 1 Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 8/153-155)


Bir kadın Hz. Âişe’ye sordu: “Hayızlı kadının hayızdan temizlendikten sonra hayız zamanında kılamadığı namazları kaza etmesi gerekir mi?” Hz. Âişe şöyle cevap verir: “Sen Haruriyye misin (Haricilerden misin?). Biz Peygamberin (a.s.m.) yanında hayız âdetini görürdük, sonra temizlenince guslederdik. Peygamber (a.s.m.) namazı kaza etmemizi bize emretmezdi.” (İbni Mâce, Taharet: 119) Âişe validemiz bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "Bize hayız ve nifas hâlleri geldiğinde, Hz. Resûlüllah (asm) tutmadığımız oruçlarımızı kazâ etmemizi emir buyururlardı. Kılmadığımız namazların ise kaza edilmesini emretmezlerdi." (bk. Neylü'l-Evtar, 1, 279-280; Sübülü's-Selam, 1, 105)


Hazreti Âişe anlatıyor: Esmâ bint-i Ebî Bekir, üzerinde ince bir elbise olduğu halde Rasûlullahın huzuruna girmişti. Rasûlullah (salat ve selam olsun) ondan yüzünü ters istikamete çevirdi ve; ’Ey Esmâ! Kadın hayız yaşına girdi mi, ondan sadece şunun ve şunun dışında hiçbir yerinin görünmesi caiz değildir!’ dedi ve yüzü ile ellerline işaret etti. (Ebû Dâvûd, Libâs 34)


Hz. Aişe’den rivayet edilen bir hadiste Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur: “Allah ergenlik çağına ulaşmış kadının başörtüsüz namazını kabul etmez.” (Ebû Dâvûd, Salât, 85)


Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "İki sınıf insan vardır ki, onlar cehennem ehlidirler; Bunlardan biri ellerinde sığırkuyruğu gibi kamçılar olup insanları dِövecekler. Diğeri; vücutlarını belli edecek elbise giyen, bu elbiselerle erkekleri meylettirmek için kırıtarak yürüyen, saçlarını deve hörgücü gibi başlarında toplayan kadınlardır ki; bunlar cennete giremeyecek ve çok uzak mesafelerden bile hissedilen cennetin kokusunu dahi duyamayacaklardır. Sahih Malik (Libas,7) Müslim (2128)


Resulullah efendimizin mübarek hanımı Ümm-i Seleme validemiz anlatır: Meymune ile birlikte Resulullahın yanında idik. İki gözü de görmeyen İbni Ümmi Mektum izin isteyip içeri girdi. Resulullah bunu görünce, bize (İçeri geçin) buyurdu. (O a'mâ değil mi, bizi görmez) dedim. (O sizi görmüyorsa, siz onu görmüyor musunuz?) Yani, o kör ise, siz kör değilsiniz ya, buyurdu. (Tirmizi, Ebu Davud, İ. Ahmed)


(Cuma namazı kılmak; köle, kadın, çocuk, hasta hariç, her müslümana farzdır.) [Ebu Davud, Hakim]


Ebu Hüreyre (ra) ya bir kadın geldi. Kokusu etrafa yayılıyordu. Ebu Hüreyre (ra) Kadına: “ Nereye gidiyorsun? Ey Allah’ın kulu!” diye sordu. Kadın:“Mescide gidiyorum” diye cevap verdi. Ebu Hüreyre (ra):“Koku süründün mü?” deyince, Kadın: “ Evet” deyince. Bunun üzerine, Ebu Hüreyre:“Öyle ise geri dön ve yıkan. Çünkü ben Resulullah (sav) in: “Kokusu etrafa yayılarak mescide giden kadının dönüp gusletmedikçe Allah hiçbir namazını kabul etmez” buyurduğunu duydum” dedi. İbn Huzeyme, Sahih hadis no: 1588.


"Bir kadın beş vakit namazını kılar, Ramazân orucunu tutar, iffetini korur, bir de kocasına itaat ederse, ona ‘Haydi ! Cennetin hangi kapısından istersen gir’ denilir." Ahmed bin Hanbel, I/191


Din bilgileri yayılınca, artık Hazret-i Peygamber hanımların cemaate gelmesini istemedi. Kendisine “Seninle namaz kılmayı seviyorum ya Resûlallah” diye arzeden Ümmü Humeyd’e, “Biliyorum. Şu var ki, kendi evinde kılacağın namaz, mescide kılacağın namazdan daha hayırlıdır. Kadınların en hayırlı mescidleri, evlerinin en tenha köşesidir” buyurdu (Müsned, İbni Hüzeyme, İbni Hibbân). Bu hanım vefatına kadar hep evinde namaz kıldı.


Hz. Peygamber, kendisine gelerek “Ey Allah’ın elçisi sizinle beraber namaz kılmayı seviyorum." diyen bir kadına şöyle cevap vermiştir:“Benimle namaz kılmayı arzu ettiğini biliyorum, ama evinin özel odanda kıldığın namaz, oturma odasında kıldığın namazdan, oturma odasında kıldığın namaz, evin salonunda kıldığından, o da kendi kavminin mescidinde kıldığın namazdan, kendi kavminin mescidinde kıldığın namaz ise benim mescidimde kıldığın namazdan daha hayırlıdır.” (bk. Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 2/34) Ayrıca Hz. Aişe, gelişen olaylar üzerine,“Hz. Peygamber, kadınların yeni yeni icad ettikleri şeyleri görseydi, İsrailoğulları kadınlarının men edildiği gibi onların camiye gelmelerini yasaklardı.” demiştir. (Buhârî, Ezan,163; Müslim, Salat, 144; Muvatta, Kıble, 15)


Ümmi Atiye (Allah ondan razı olsun): "Biz (kadınlar) Resûlullah (salat ve selam olsun) tarafından cenazeyi takip etmekten nehyolunduk (yasaklandık.) Cenaze ittiba (takip etme) bizim üzerimize farz kılınmadı." Taberanî, Sahih-i Müslim, Cild 3, Hadîs No: 34 (938)


“Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, yanında bir mahremi olmadan sefer müddeti (bir gün bir gecelik mesafeye) yolculuk etmesi câiz değildir.” Buhari, Taksiru’s-salat , 4 hac, 419, 422, 1088; Muslim, Hac, Bab 74


“Kadın insanın ar ve namusudur. Evinden dışarı çıktığında şeytan ona yaklaşır. Kadının Allah’a en yakın olduğu yer evidir”İbn Huzeyme, Sahih hadis no: 1597; Taberani, hadis no: 8314


“Kadınların şerlisi kendini beğenip kibirlenen ve (açılıp saçılarak) teberrüc yapanlardır. Onlar münafıktırlar. Bu yüzden kadınlardan cennete girecek olanlar ayağı sekili karga gibi azdır” Beyhaki 7/82, Tergib ve Terhib 1527


Peygamberimiz (salat ve selam olsun) kadınlardan erkeklere benzemeye çalışanlara, erkeklerden de kadınlara benzemeye çalışanlara lanet etmiştir. Buhârî, libas , 61; Tirmizî, edeb 34; ibn-i Mâce nikah, 22; Ahmed b. Hanbel I. 254. 330. 339


"Allah; saçına saç ulatan ve saçını başkasına peruk yapmak için veren, dövme yapan ve yaptıran kimselere lanet etsin" Buhârî, Libas 17


Peygamberimiz (salat ve selam olsun) kendisine bîat için gelen sahabî hanımlara şöyle buyurmuştur: “Ben kadınlarla tokalaşmam. Benim yüz kadına söylediğim söz bir kadına söylediğim söz gibidir.” (Neseî, Bîy’a: 18; İbni Mâce, Cihad: 43.)


- "Keşke şöyle yapsaydım; o zaman şöyle olurdu." deme. "Allah’ın takdiri böyleymiş; O dilediğini yaptı." de. Müslim, Kader, 34


- Laneti çok yapanlar kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şehid de olamazlar. Müslim, Birr 85


Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki kabrin yanından geçti ve şöyle buyurdu: “Bu kabirlerde yatanlar azap görmektedirler. Ama büyük bir şeyden dolayı azap görmüyorlar.” Rasulullah (as) daha sonra sözüne şöyle devam etti: “Evet bunlardan birisi, insanlar arasında söz taşırdı. Diğeri ise bevlinden (idrarını üzerine sıçratmaktan) sakınmazdı." Buhari, Vudu, 56; Müslim, Taharet, 34; Nesai, Cenaiz, 166;


"Dünya tatlı ve hoştur. Allah sizi ona varis kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakının, kadından da sakının! Zira Beni İsrail'in ilk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır." Müslim, Zikr 99, (2742)


"Yöneticileriniz hayırlılarınız; zenginleriniz cömertleriniz olduğu, işleriniz de aranızda danışarak görüldüğü sürece, yerin üstü sizin için yerin altından daha hayırlıdır. Yöneticileriniz şerirleriniz; zenginleriniz cimrileriniz olduğu, işleriniz de kadınlara kaldığı zaman, yerin altı sizin için yerin üstünden daha hayırlıdır." (Tirmizi, Fiten 78)


"Arkasından koparılan feryat (ve yakılan ağıt) sebebiyle ölüye kabrinde azâb olunur." Buhari, Cenaiz 34


"(Ölüler için) avuç içi ile yanaklarını döven, yakalarını yırtan ve feryâd ve figan eden kimse bizden değildir" Buhârî, Cenâiz, 35


"Ağlamak merhamettendir. Bağırarak ağlamak şeytandandır." İbni Sa'd; Ramuz el e-hadis, 195. sayfa, 13. hadis


"İpek ve ibrişim elbise giymeyin. Altın ve gümüş kaplardan su içmeyin, onlarda yemek yemeyin. Zira bu iki şey dünyada onlar (kafirler), ahirette de sizin içindir." Buhari, Et'ime 28, Eşribe 28, Müslim, Libas 4, (2067)(ipek giymek ve altın takmak erkeklere haramdır. altın ve gümüş kap kullanmak bütün insanlara haramdır)


"kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa komşusuna ihsanda (iyilikte) bulunsun. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa hayır söylesin veya sükût etsin." Buhari, Edeb 31, 85,


"Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz" Tirmizi, Birr 33, (1953)


Bir kimse, gücü yettiği halde mütevazî davranarak lüks elbise giymeyi terkederse, Allah kıyamet gününde o insanı yaratıklarının en başında huzuruna çağırır ve onu îman ehlinin giyeceği elbiselerden dilediğini giymede serbest bırakır. Tirmizî, Sıfatu’l-kıyâmet 39; Müsned, III, 338


"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kan mukabilinde alınan paradan, köpek satış bedelinden, fuhuş kazancından men etti. Dövme yapanı, dövme yaptıranı, faiz yiyeni, faiz yedireni ve musavvirleri lanetledi."Buhari, Büyü' 113, 25, Talâk, Libas 86, 96; Ebu Davud, Büyü' 65, (3483).


"Kim geceleyin uyanır ve karısını da uyandırarak beraberce iki rekat namaz kılarlarsa, Allah'ı çok zikreden erkek ve kadınlardan yazılırlar." (Ebû Davûd, Vitr, 13)


“Üç şeyi geciktirmeyin. Vakti gelince namazı, hazır olunca cenâzeyi ve denk birini bulunca bekârı evlendirmeyi.”(Tirmizî, Salât, 13/171)


'Muhammed'in canı yed(-i kudret)inde olan (Allah)'a yemin olsun ki; (Allah için veya Müslümanlığından dolayı) birbirini seven iki (kimse)nin araları ancak, ikisinden birinin işlediği günah sebebiyle açılır.' (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.9, s.259, h. no:5357)


"Ben, haklıyken bile çekişmeye girmekten kaçınan kimse için cennetin kenarından, şakadan da olsa yalan söylemeye yanaşmayan kimse için cennetin ortasından, huyunu güzelleştiren kimse için de cennetin en yükseğinden bir köşk (verilmesin)e kefilim." Ebu Davud, Edeb 7; Tirmizî


"Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir." Kaynak: Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Müslim, Birr 70, (2589).


Şu iki kişi dışında hiç kimseye gıbta etmek caiz değildir: Biri, Allah'ın kendisine verdiği hikmetle hükmeden ve bunu başkasına da öğreten hikmet sahibi kimse. Diğeri de Allah'ın kendisine verdiği malı hak yolda sarfeden zengin kimse." buhari, ilim 15


"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), (ölen) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı: "Allah'tan kork ve sabret!" buyurdu: Kadın (ızdırabından kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan): "Benim başıma gelenden sana ne?'' dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) uzaklaşınca, kadına: "Bu Resulullah idi!'' dendi. Bunun üzerine, kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği sözden dolayı (utanıp) üzüldü. (Özür dilemek için) doğru aleyhissalâtu vesselâmın kapısına koştu: Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi, doğrudan huzuruna çıktı ve: "Ey Allah'ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi tanımadan sarfettim (bağışlayın!)" dedi. Aleyhissalâtu vesselam: "Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir" buyurdu." Buhari; Cenâiz 43; 7, 32, Ahkâm 11; Müslim, Cenâiz 14, (626); Ebu Dâvud, Cenâiz 27


“ Resulullah (sav)'la birlikte demirci Ebu Seyf (ra)'in yanına girdik. O, Resulullah (sav)'ın oğlu İbrahim'in süt babası idi. Aleyhisselatu vesselam oğlunu aldı, öptü ve kokladı. Daha sonra yanına tekrar girdik. İbrahim can çekişiyordu. Bu manzara karşısında Aleyhisselatu vesselam'ın gözlerinden yaş boşandı. Abdurrahman İbnu Avf (ra):"“ Sen de mi (ağlıyorsun) ey ALLAH'ın Resûlü?” dedi. Aleyhisselatu vesselam:“Ey İbnu Avf! Bu merhamettir!” buyurdu ve ağlamasına devam etti. Sonar şöyle söyledi:“Gözümüz yaş döker, kalbimiz hüzün çeker, fakat Rabbimizi razı etmeyecek söz sarfetmeyiz. Ey İbrahim! Senin ayrılmandan bizler üzgünüz!”(Buhari, Cenâiz 44)


"Mümin erkek ve kadının nefsinde, çocuğunda, malında bela eksik olmaz. Ta ki hatasız olarak Allah’a kavuşsun." Muvatta, Cenaiz 40, (1, 236); Tirmizi, Zuhd 57, (2401)


- "Yanı başında komşusu aç iken ve bunu bildiği halde tok olarak yatan, bana (tam olarak) imân etmiş sayılmaz." Bezzar, Müsned


Urve’nin Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet ettiğine göre o: Ey kız kardeşimin oğlu! Allah’a yemin ederim ki, biz bir hilâli, sonra diğerini, sonra bir başkasını, yani iki ayda üç hilâli görürdük de, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in evlerinde hiç ateş yakılmazdı, demişti. Ben: – Teyzeciğim! O halde geçiminiz ne idi? dedim. Teyzem: – İki siyah, yani hurma ve su. Ancak şu var ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ensardan sağmal hayvanları bulunan komşuları vardı. Onlar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bu hayvanların sütlerinden gönderirlerdi; o da bize içirirdi, dedi. Buhârî, Hibe 1; Rikak 17; Müslim, Zühd 28


"Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa, din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar." (Darimi, Mukaddime 16)


İslam'a göre Kadın ve erkek eşit midir?


http://bunlaridusun.blogspot.com/2016/06/islama-gore-kadn-ve-erkek-esit-midir.html


İSLÂMA GÖRE ÖRTÜNME İskilipli Atıf Hoca Tesettür-i Şer’î


http://bunlaridusun.blogspot.com/2019/11/islama-gore-ortunme-iskilipli-atf-hoca.html


Kadınların en hayırlı mescidleri, evlerinin en tenha köşesidir


http://bunlaridusun.blogspot.com/2018/04/kadnlarn-en-hayrl-mescidleri-evlerinin.html


Kadınların tek başına yolculuk yapmaları neden yasaklanmıştır


http://bunlaridusun.blogspot.com/2018/07/islam-yasanmas-kolay-bir-dindir-ancak.html


Resulullah’ın Bahsettiği Giyinik Çıplaklar Kimlerdir?


http://bunlaridusun.blogspot.com/2016/06/resulullahn-bahsettigi-giyinik-cplaklar.html


Adetli (hayız) kadın namaz kılmaz ve oruç tutmaz


http://bunlaridusun.blogspot.com/2018/11/adetli-hayz-kadn-namaz-klmaz-ve-oruc.html


Dışarıda açık, namazda örtünen kadınlar kendinizi kandırmayın!


http://bunlaridusun.blogspot.com/2018/03/dsarda-ack-namazda-ortunen-kadnlar.html


Saliha Hanımın Özellikleri Nelerdir?


https://www.islamveihsan.com/saliha-hanimin-ozellikleri-nelerdir.html



24 Haziran 2020 Çarşamba

Peygamberimizin Duaları







Elhamdülillahi Rabbil’âlemîn. Essalâtü vesselâmü alâ resûlinâ Muhammedin ve Âlihî ve Sahbihî ecma’în.


Peygamberimiz (salat ve selam olsun) şöyle buyurmuştur ve -veya- şöyle dua etmiştir:


“Eğer siz Allah'tan hakkıyla korksaydınız, kendisiyle birlikte cehaletin yeri olmayan ilmi elbette ki tahsil ederdiniz. Şayet, siz Allah'ı layıkıyla bilmiş olsaydınız, anlasaydınız, dualarınızla dağlar yerinden oynardı.” (Suyuti, Cami’u’s-Sağir 5:319, H. No:7448)


"Dua, ibadettir", sonra şu ayeti okudu: "Rabbiniz: Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler var ya, alçalmış ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir" buyurmuşlardır" (Mümin, 60) Ebu Davud, Salat 358,


-(Kader, tedbirle, sakınmakla değişmez. Ama kabul olan dua, bela gelirken korur.) [Taberani]


- "Sizden birinizin duâsı acele etmediği ve duâ ettim fakat benim duâm kabul edilmedi demediği takdirde kabul edilecektir.” Buhârî, Deavat: 27


- "En faziletli zikir 'Lâ İlahe İllallâh', en faziletli duâ da 'Elhamdülillâh'dır." Tirmizî


"Allah'a duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Allah celle şanuhu (bu inançla olmayan ve) gafletle (başka meşguliyetlerle) oyalanan kalbin duasını kabul etmez." Tirmizi, Da'avat 66, (3474)


"Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevi şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir." Ravi: İbnu Ömer, Hadis No: 1751-BUHARİ


"Nefislerinizin aleyhine dua etmeyin, çocuklarınızın aleyhine de dua etmeyin, hizmetçilerinizin aleyhine de dua etmeyin. Mallarınızın aleyhine de dua etmeyin. Ola ki, Allah’ın duaları kabul ettiği saate rast gelir de, istediğiniz kabul ediliverir.” Ebu Dâvud, Salât, 362, 1532


"Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın." (Ebu Davud, Edeb 53, (4906); Tirmizî, Birr 48, (1977)


“Birbirinize Müslümanlığı öğretin. Emr-i marufu (İyiliği emretmek, Kötülüğü yasaklamak.) bırakırsanız, Allahü teâlâ, en kötünüzü başınıza musallat eder ve dualarınızı kabul etmez.” (Bezzar)


"Sıkıntılı ve ızdıraplı anlarda duâsının Allah tarafından kabul edilmesi her kimi sevindirirse bolluk ve rahat zamanlarında duâsını çoğaltsın." Tirmizî


“Allâh’ın her günü iki melek iner. Bunlardan biri: – Allâh’ım! Malını verene yenisini ver! diye duâ eder. Diğeri de: – Allahım! Cimrilik edenin malını yok et! diye bedduâ eder. ” [Buhârî, Zekât 27; Müslim, Zekât 57]


"Bir kul yemek yer, yahut bir şey içer de "elhamdülillah" derse, ALLAH ondan razı olur ve geçmiş günahlarını affeder."[Müslim; Zikr 89, Tirmizi; Daavât 56]


"Hasta veya ölünün başında bulunduğunuz zaman güzel sözler söyleyiniz. Zira melekler sizin dualarınıza âmin derler." Riyazü's Salihin, 922 Müslim, Cenâiz 6. Ebû Dâvûd, Cenâiz 15; Tirmizî, Cenâiz 7


“Bir Müslüman, yanında bulunmayan bir din kardeşi için dua ederse, mutlaka melek ona, aynı şeyler sana da verilsin, diye dua eder.” (Müslim, Zikir 86; Ebû Dâvûd, Vitir 29)


"İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat." Müslim, Vasiyyet 14 Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizi, Ahkâm


"Kul, duâ ettiğinde üç şeyden biri muhakkak verilir: Ya günahı affolur; ya hayrı çoğalır; ya da işlenmiş amel ecri alır." RAMUZ’UL EHADİS (C. 1,S. 104/8)


"Dünyada duası kabul olup isteklerine kavuşanlar, duasının karşılığı dünyada değil de, âhirette verilenleri görünce, keşke, bize de dualarımızın karşılığı dünyada verilmeseydi de, biz de bunlar gibi büyük nimetlere kavuşsaydık diyeceklerdir." [Deylemî, Hâkim]


“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizânı, sübhânellah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder.” Müslim,Tahâret 1. Ayrıca bk.Tirmizî, Daavât 86


Peygamberimiz (salat ve selam olsun) yatarken “Âyet’el-Kürsî (Bakara Sûresi 255)” okuyan kişi için, Allah’ın sabaha kadar bir muhafız görevlendirdiğini, onu tehlikelerden emin kıldığını ve ona şeytanın yaklaşamayacağını bildirmiştir. (Buhârî, Vekâlet, 10)


"Kim sıkıntı anında ayetelkürsi (bakara 255) ve amenerrasulü (bakara 285-286) okursa, Aziz ve Celil olan Allah ona yardım eder." İbn Sünni, 346


"Evlerinizi kabirlere çevirmeyin, içerisinde Bakara suresi okunan evden şeytan kaçar" Müslim, Müsafirin 212


Balığın karnında iken, ZünNün'un yaptığı dua şu idi: "Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke inni küntü mine'z-zâlimin" (Allahım! Senden başka ilâh yoktur, seni her çeşit kusurlardan tenzih edirim. Ben nefsime zulmedenlerdenim.) Bununla dua edip de icâbet görmeyen yoktur. Tirmizi, Daavât 85


“Dâvûd aleyhisselâm şöyle dua ederdi: Allahım! Senden; seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allahım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli kıl!” Tirmizî, Daavât 73


"Allah'ım! Bana öğrettiğin ilimle beni faydalandır, bana fayda verecek ilmi bana öğret ve benim ilmimi artır. Her hâl üzere Allah'a hamd olsun. Cehennem ehlinin hâlinden Allah'a sığınırım." Tirmizi, De'avat, 130


"Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin" Tirmizi, Da'avat,149


" Seyyidül İstiğfar Duası " -Şeddad bin Evs’den -radıyallahu anh- rivayete göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:“İstiğfârın en üstünü kulun şöyle demesidir: "Allahumme ente Rabbi la ilahe illa ente halekteni ve ena abduke ve ena ala ahdike ve vadike mestatatu , euzu bike min şerri ma sana'tu , ebu'u leke binimetike aleyye ve ebu'u bizenbi feğfir li feinnehu la yeğfiruz'zunube illa ente" -(Yâ Allah! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni sen yarattın ve ben senin kulunum. Ve ben îman ve ubûdiyyetimde gücüm yettiği kadar senin ahd ü misâkın üzereyim. Yâ Rabbi! Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım: Ve senin bana ihsan ettiğin nimetleri ikrar ve i'tirâf ederim. Kendi kusur ve günâhlarımı da ikrar ve i'tirâf ederim. Yâ Rabb! Sen beni afv ü mağfiret eyle. Zîra senden başkası günâhları afv ü mağfiret edemez) Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz sözlerine devamla şöyle buyurur: “Her kim, bu Seyyidü’l-İstiğfârı sevâbına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevâbına ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur.” (Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101)


"Allahım! Senden işte (dinde) sebat etmeyi, doğruluğa da azmetmeyi istiyorum. Keza nimetine şükretmeyi, sana güzel ibadette bulunmayı taleb ediyor, doğruyu konuşan bir dil, eğriliklerden uzak bir kalb diliyorum. Allah'ım, senin bildiğin her çeşit şerden sana sığınıyorum, bilmekte olduğun bütün hayırları senden istiyorum, bildiğin günahlarımdan sana istiğfar ediyorum." Tirmizi, Da'avat, 22 (3404); Nesai, Sehv, 61


ALLAH’A SIĞINMA DUASI; “Allah’ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılığın getirdiği tâkatsizlik ve bunaklıktan, kasvetten (katı kalplilikten), gafletten, yokluktan, zilletten, mal ve hayır azlığından, meskenetten (kötü hâlden) Sana sığınırım. Nefsin doymak bilmeyen ihtiyaç hissinden, küfürden, fâsıklıktan, hakka muhâlefetten ve ayrılıktan, nifaktan, süm’adan (amelleri insanların duyması için yapmaktan), riyâdan Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, barastan ve her türlü kötü ve müzmin hastalıklardan Sana sığınırım.” (Buhâri, Tefsir, 16/1; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1489; Hâkim, el-Müstedrek, I, 712/1944)


“Allah’ım! Beni, iyilik yaptığında sevinen, kötülük yaptığında ise hemen hatasını anlayıp istiğfâr eden kullarından eyle!” (İbn-i Mâce, Edeb, 57; Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1462)


“Allah Teâlâ kimin hayrını murâd ederse onları ona öğretir, sonra ebediyyen unutturmaz.” buyurdu ve şu duâları tavsiye ettiler… ”Allah’ım! Ben zayıfım, zaafımı Sen’in rızâ-yı şerîfini kazanma husûsunda kuvvetlendir. Nâsiyemden tutarak beni hayra sevkeyle! İslâm’ı rızâmın en son noktası kıl! Allah’ım! Ben zayıfım, beni kuvvetlendir; insanlar arasında küçük görülüyorum, beni izzet sâhibi kıl! Ben muhtâcım, beni rızıklandır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 2882; Hâkim, el-Müstedrek, I, 708/1931)


“Allah’ım! Kalplerimizi birleştir, aramızı ıslah et, bize kurtuluş yollarını göster, bizi karanlıklardan aydınlığa çıkar, bizi açık ve gizli tüm türlü çirkinliklerden uzaklaştır. Bize kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, eşlerimizi ve neslimizi mübarek eyle. Tövbelerimizi kabul eyle, şüphesiz ki sen tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametlisin. Bizi nimetlerine şükredenler, nimetlerinle seni övenler, verdiğin nimetleri kabul edenler eyle ve bize nimetlerin devamını ihsan eyle.” (Ebû Davûd, Salât, 182, Hâkim, De’avât, No;977)


“Allahım! Günahımı, bilgisizliğimi, her işimde israfımı ve benden daha iyi bildiğin bütün kusurlarımı mağfiret eyle. Allahım! Ciddi hâlimi, şakamı, hatamı ve bilerek işlediğimi affeyle. Bunların hepsi bende vardır. Allahım! evvelden yaptığım, sonradan yapacağım, gizlediğim, açığa vurduğum ve benden daha iyi bildiğin bütün günahlarımı mağfiret eyle. Öne geçiren ancak sensin. Geriye bırakan da sensin ve sen her şeye kadirsin. KAYNAK: Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 4896


(Yatağa girince 3 defa Estağfirullah el azim ellezi lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyum ve etubü ileyh okuyan kimsenin günahları, deniz köpüğü kadar pek çok olsa da, affolur.) anlamı: "Kendisinden başka ilâh bulunmayan, ebedî hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim’" [Tirmizi]


"Sübhânallâhi velhamdülillâhi ve lâ ilâhe illallahü vallâhü ekber" demek, benim için, üzerine güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir." Anlamı: "Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, bütün hamdler ona mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur, Allah en büyüktür."(Müslim)


"Kim sabaha erdiği zaman: "Allahım, benimle veya mahlukatından herhangi biriyle hangi nimet sabaha ermişse bu sendendir. Sen birsin, ortağın yoktur, hamdler sanadır, şükür sanadır" derse, o günkü şükür borcunu ödemiştir. Kim de aynı şeyler akşama erince söylerse o da o geceki şükür borcunu eda eder". Ebu Davud, Edeb 110, (5073)


“Evinden çıkınca kim: ('Bismillâh, tevekkeltü alâllâh, lâ havle velâ kuvvete illâ billâh.')“Allah'ın adıyla, Allah'a tevekkül ettim, güç kuvvet Allah'tandır.” derse kendisine: “İşine bak, sana hidâyet verildi, kifâyet edildi ve korundun da” denir, ondan şeytan yüz çevirir.” [Tirmizi, Daavât, 34, (3422)]


"Allah'ım! Aczden, tembellikten, korkaklıktan, düşkünlük derecesine varan ihtiyarlıktan, cimrilikten sana sığınırım. Keza, kabir azabından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım." Buhari, Da'avat 38, 40, 42, Cihad 25, Müslim, Zikr 52, (2706)


Rasûlullah’ın (salat ve selam olsun) devam edip terk etmediği dualar vardır ki, şu dua onlardandır: “Allah’ım! Gam ve kederden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borçtan ve insanların zulümlerinden Sana sığınırım.” Tirmizî, Daavât 75; Buhârî, Daavât 36


“Allah katında, kulun şöyle demesinden daha sevimli bir dua yoktur:''Allah'ım! Ümmet-i Muhammed'e umumi bir rahmet ile merhamet eyle!" (Ali el-Müttakî, no: 3212, 3702)


“Kim bir yerde konakladığı zaman şu duayı okursa, oradan ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar vermez: «Eûzü bikelimâtillahi’ttâmmâti min şerri mâ halâka». (Allah’ın eksiksiz, mükemmel kelimeleri ile, yarattıklarının şerrinden Allah’a sığınıyorum.)” [Müslim, 54, (2708); Muvatta, İsti'zân 34 (2, 978); Tirmizi, Daavât 41, (3433)]


Resulullah (salat ve selam olsun) gök gürleyip, şimşek çakınca şu duayı okurdu: "Allah'ım bizi gadabınla öldürme, azabınla da helak etme, bu (azabı)ndan önce bize afiyet (içinde ölüm) ver." Tirmizi, Da'avat 51, (3446)


- "Küfür ve dalâletten başka her türlü hal için Allah’a hamd olsun." Tirmizî, Deavât: 45


- Allah'ım, kötü huylardan, kötü işlerden, kötü arzulardan ve kötü hastalıklardan Sana sığınırım. Ebu Davud Daavat 126


"Allah’ım, huşû duymaz bir kalbten sana sığınırım, Dinlenmeyen bir duadan sana sığınırım, Doymak bilmeyen bir nefisten, faydası olmayan bir ilimden, Bu dört şeyden sana sığınırım.” [Tirmizî, Da’avât 69, (3478); Nesâî, İstiâze 2, (8, 255).]


"Geceleyin yatağına uzandığında "kâfırûn" sûresini oku. Sonra bir şey konuşmadan uyu. Şüphesiz bu, şirkten kurtuluştur." (Ebû Davud16/5055, Tirmizi, İbn Mâce, Deylemi)


"Resulullah aleyhissalâtu ve selâm yatağına girdiği zaman şu duayı okurdu: "Bize yedirip içiren, ihtiyaçlarımızı görüp bizi barındıran AIIah'a hamdolsun. İhtiyacını görecek, barınak verecek kimsesi olmayan niceleri var!" Müslim, Zikr 64, (2715)


‘Ey büyük (Allah)! Ey büyük (Allah)! Benim ilâhım ancak Sensin. Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Benim için büyük günahlarımı bağışla, zira şu muhakkak ki büyük günahı (Senin gibi) Büyükten başkası mağfiret edemez’ derse, mutlaka annesinin, kendisini doğurduğu gündeki gibi günahlarından sıyrılır. Bunu çocuklarınıza öğretin, zira muhakkak bu, Allâh-u Te’âlâ’nın ve Rasûlü’ nün sevdiği bir kelimedir. Allâh-u Te’âlâ bununla (dua edenin) dünya ve âhiret işlerini yoluna koyar.” (İbni Asâkir; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl)


Ey insanlar! Duada cehd etmeyi sever misiniz? Öyle ise, “Allahümme e'innâ alâ şükrike ve zikrike ve hüsnü ibâdetike.” (Allah'ım verdiğin nimete şükretmemiz, Seni zikretmemiz ve Sana güzelce ibadet edebilmemiz için bize yardım et) deyiniz. Ramuz El-Ehadis Sayfa: 11 / No: 10


Hz. Peygamber (sav) geceleyin uyanınca şu duayı okurdu: “ALLAH'ım! Seni hamdinle tenzih ederim, Senden başka ilah yoktur. Günahım için affını dilerim, rahmetini taleb ederim. ALLAH'ım ilmimi artır, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptırma. Katından bana rahmet lutfet. Sen lutf edenlerin en cömerdisin.” (Ebu Davud, Edeb 108)


Hz. Ali (ra)'nin anlattığına göre, bir mükateb ona gelerek: “Kitabet borcumu ödemekten aciz kaldım, bana yardım et” dedi. Ona şu cevabı verdi: “Sana, Resulullah (sav)'ın bana öğretmiş bulunduğu bir duayı öğreteyim. (Onu okuduğun takdirde) Sıyr dağı kadar borcun da olsa, ALLAH onu sana bedel öder. Şöyle diyeceksin:" “ALLAH'ım, yeterince helalinden vererek beni haramından koru. Lütfunla ver, başkasına muhtaç etme.” (Tirmizi, Da'avât 121)


“Bir gün, Halid İbnu Velid el-Mahzumi (ra): 'Ey ALLAH'ın Resulü, bu gece hiç uyuyamadım.' diye Hz. Peygamber (sav)'e yakındı. Resulullah (sav) ona şu tavsiyede bulundu: “ Yatağına girdin mi şu duayı oku: “Ey yedi kat semanın ve onların gölgelediklerinin Rabbi, ey Arzların ve onların taşıdıklarının Rabbi, ey şeytanların ve onların azdırdıklarının Rabbi! Bütün bu mahlukatının şerrine karşı, bana himyekâr ol! Ol ki hiç birisi, üzerime ani çullanmasın, saldırmasın. Senin koruduğun aziz olur. Senin övgün yücedir, senden başka ilah da yoktur, ilah olarak sadece sen varsın.”(Tirmizi, Da'avât 96)


Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta getirildiği zaman şu duayı okurdu: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şafisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hiçbir hastalığı hariç tutmayan şifa istiyoruz" Tirmizi daavat 122


"Sizden birine gam veya keder isabet ettiğinde şöyle desin: "Allah, Allahü Rabbî, lâ üşriku bihî şey'en. Allah, Allahü Rabbî, lâ üşriku bihî şey'en. (Allah, Allah Rabbimdir. Ona hiçbir şeyi ortak koşmam.)" Ramuz el e-hadis, 31. sayfa


Hz Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü, dedim, şâyet Kadir gecesine tevâfuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı söyledi: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu annî. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet)" Tirmizî, Da'avât 89, 3508


Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Cüzzamdan, barastan (alaten), delilikten ve hastalıkların kötüsünden sana sığınırım." Ebu Davud, Salat 367, (1554)


"Düşman size gece baskını yaparsa "Ha-mim La yunsarün (düşmanlar galip gelemezler.) deyin." Tirmizi, Cihad 11; Ebu Davud, Cihad 78


“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) düşmanla karşılaştığı bazı savaşlarında güneş semanın ortasından meyil edene kadar bekledi sonra insanların arasında ayağa kalkıp: −‘Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyiniz! Allah’tan afiyet isteyiniz. Ancak düşmanla karşılaştığınız vakit sabrediniz! Bilin ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır!’ buyurdu. Sonra da: −‘Ey Kitabı indiren, ey bulutları yürüten, ey toplanmış orduları bozguna uğratan Allah’ım! Düşmanları bozguna uğrat, düşmanlara karşı bize yardım et, bize zafer ver’ diye dua etti.” Buhari 2772, 2820, Müslim 1742/20


Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem birçok dua okudu, fakat biz ondan hiçbir şey ezberleyemedik. Bunun üzerine: – Yâ Resûlallah! Pek çok dua okudun, biz onları ezberleyemedik, dedik. O zaman Resûl–i Ekrem şöyle buyurdu: – “O duaların hepsini içine alan bir duayı size öğreteyim mi? Şöyle deyiniz: Türkçe Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke min hayri mâ seeleke minhü nebiyyüke Muhammedün sallallahu aleyhi ve sellem. Ve neûzü bike min şerri mesteâzeke minhü nebiyyüke Muhammedün sallallahu aleyhi ve sellem. Ve ente’l–müsteân, ve aleyke’l–belâğ, ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” Anlamı: “Allahım! Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in senden dilediği hayırları ben de dilerim. Peygamber’in Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sana sığındığı şerlerden biz de sana sığınırız. Yardım ancak senden beklenir. İnsanı dünya ve âhirette muradına ulaştıracak sensin. Günahtan kaçacak güç, ibadet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir.” (Tirmizî, Daavât 89)


“İlahi! İyilikleri yalnız Sen verirsin, kötülükleri de ancak Sen def’ edersin. Fenalıktan korunmak, taat ve iyiliklere kudret, yalnız Sen’in tevfik ve inayetinledir.” Riyazü’s-Salihin 1709. Hadis


"Ya Rabbi! Her şeyi kuşatan rahmetinin hakkı için beni af ve mağfiret eyle." İbni Mace, Sıyam 48


Ebu Bekir es-Sıddık (Allah ondan razı olsun) bir gün Peygamberimize (salat ve selam olsun) gelerek: "-Ya Rasûlallah! Bana bazı mübarek kelimeler öğretseniz de onları sabah-akşam okusam" dedi. Allah Rasûlü de: "-«Gökleri ve yeri, görünen ve görünmeyen alemleri yaratan Allah'ım! Ey her şeyin Rabbi ve sahibi! Sen'den başka ilah bulunmadığına kesinlikle şehadet ederim. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden, onun Allah'a şirk koşmaya davet etmesinden Sana sığınırım» diye dua et ve bunu sabahleyin, akşamleyin ve yatağına girdiğin zaman söyle!" buyurdular. (Ebû Dayûd, Edeb 100-101/5067; Tirmizi, Deavat 14/3392)


Allah’ım! Ben kendime çok zulmettim. Günahları bağışlayacak ise yalnız Sen’sin. Öyleyse tükenmez lütfunla beni bağışla, bana merhamet et! Çünkü affı sonsuz, merhameti nihayetsiz olan yalnız Sen’sin! Buhârî, Ezân 149, Deavât 17, Tevhîd 9; Müslim, Zikir 48)


"Amel sayfasının kendisini sevindirmesini isteyen kimse çokça istiğfar (estağfirullah) etsin." Beyhaki


"Allah’ım kullarını mahşerde topladığın veya mahşerde kaldırdığın gün beni azabından koru.” (Müsned: 22160) Tirmizi, Deavat, 18


"Allah’ım! Dalalete (sapıklığa) düşmekten veya (başkalarını) dalalete düşürmekten, hataya düşmekten veya (başkasını) hataya düşürmekten, zulmetmekten veya zulme uğramaktan, cahillik etmekten veya cahillikle karşılaşmaktan, sana sığınırım." Ebû Dâvûd (Edeb 112)


“Allahım bizi bağışla, bize merhamet et, bizden razı ol ve yaptıklarımızı kabul eyle. Bizi cehennemden kurtararak cennete sok. tüm işlerimizi ıslah et.” ebu davud, 5230


Allahım! Bütün işlerimin başı olan dinim konusunda hataya düşmekten beni koru! Yaşadığım şu dünyadaki işlerimin yolunda gitmesini sağla! Dönüp varacağım âhiretimi kazanmama yardım et! Hayatım boyunca daha çok hayır yapmama imkân ver! Her türlü kötülükten kurtulmamı sağlayacak bir ölüm nasip et!” (Müslim, Zikir 71)


“Biz, Resulullah (s.a.v.)’in yanında bulunuyorduk. Bize: ‘Sizden birisi her gün bin sevap kazanmaktan aciz midir?’ dedi. Birlikte oturduğu kimselerden biri, Resulullah (s.a.v.)’e: ‘Bizden birisi bin sevap nasıl kazanır?’ diye sordu. Resulullah (s.a.v.): ‘Yüz defa «subhânallah» diye tesbih eder ve ona bin sevap yazılır veya o kimsenin bin günahı silinir.’ buyurdu.”[Müslim, Zikr 37 (2698)]


Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "İki kelime vardır, bunlar dile hafif, terazide ağır, Rahmâna da sevgilidirler: “Sübhânallahi ve bihamdihi, Sübhânallâhi'l-azim” (Allahım seni hamdinle tesbih ederim, yüce Allah’ım seni tenzih ederim) kelimeleridir" Buhâri, Daavât 65


Kim de bir günde yüz kere 'Sübhânallahi ve bihamdihi.' derse hataları dökülür, hatta denizin köpüğü kadar (çok) olsa bile." [Buhârî, Daavât 54


“La ilahe illallahu, Vahdehu, La Şerike leh, Lehül Mülkü, ve Lehül Hamdü,Yuhyi ve Yümit, ve Hüve ala külli Şey’in Kadir” 'Allah'tan hiç bir ilâh yoktur. O, tektir; ortağı yoktur; mülk O'na aittir; hamd O'na mahsustur. Diriltir ve öldürür. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir." Tırmizî, De'avât:63, no:3474


"Yemeğe başlarken Allahü teâlânın adını anın, yani Besmele çekin. Başında besmele çekmeyi unutan, hatırladığı zaman, “Bismillâhi alâ evvelihi ve ahirihi” (başında sonunda bismillah) desin." [Ebu Davud, Tirmizi, Hâkim]


Rızka kavuşan çok "Elhamdülillah" desin. Rızkı azalan çok istiğfar (estağfirullah) etsin. Üzülüp sıkılan, "la havle vela kuvvete illa billah"(Güç ve Kuvvet Sadece Allah’ın Yardımıyla Elde Edilir) desin. [Beyheki, Hatib]


Enes (Allah ondan razı olsun) Peygamber (salat ve selam olsun) ile birlikte mescidde otururken bir adam da namaz kılıyordu. (Bitirdikten) sonra bu adam: "Allah'ım! Senden dilerim ki hamd sanadır. Senden başka ilah yoktur. Sen birsin. Senin hiçbir ortağın yoktur. Sen, minnet ve atası çok, gökleri ve yeri örneksiz yaratan bir Zat'sın ; Ey celal ve ikram sahibi! Ey devamlı hayat sahibi, Ey kendi kendine kaaim olan zat" diye dua etti. Bunun üzerine Peygamber (salat ve selam olsun): "Yemin ederim ki, bu adam Allah'ın o büyük ismi ile dua etti ki, bu isim ile kendisine dua edildiği zaman kabul eder, birşey istenildiği vakit de verir." buyurdu Ebu Davud, Tirmizi


(Bir kimse, kavuştuğu nimeti her hatırlayışta, Allah'a şükrederse, Allahü teâlâ da, onun her şükrüne karşı yeniden sevab verir. Kim de başına gelen musibeti her hatırlayışta, "İnna lillah ve inna ileyhi raciun" (Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz) derse, Allahü teâlâ da her seferinde onun sevabını artırır.) [Tirmizi]


"Duaların en faziletlisi Arefe günü yapılan duadır. Ben ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz, lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh lehü'l mülkü ve lehü'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr. (Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O, herşeye kâdirdir) sözüdür." [Muvatta, Kur'ân 32, (1, 214, 215); Tirmizî, Da'avât 133, (3579)]


- "Ey kalpleri çeviren Allah'ım! Kalbimi dinin üzerine sâbit kıl" (Tirmizi, Kader 7)


Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vefatından önce sık sık: “Sübhânallahi ve bi-hamdihî, estağfirullâhe ve etûbü ileyh. Ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O’na hamdederim. Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim.” (Buharî, Ezan 123, 139; Müslim, Salat 218-220)


"Yâsin, Kurân'ın kalbidir. Allah'ı ve ahiret gününü arzu ederek Yâsin okuyan kimsenin geçmiş günahı affedilir. Onu ölülerinize okuyunuz." (Ebû Davud Cenâiz 20; İbn Mace, Cenâiz 4; İbn Hanbel, Müsned V, 26, 27)


“Allah’ım ölümün şiddet ve sıkıntılarına karşı bana yardım et” Tirmizî, Cenâiz 7. İbni Mâce, Cenâiz 64


"Sizden hiç kimse, maruz kaldığı bir zarar sebebiyle ölümü temenni etmesin. Mutlaka bunu yapmak mecburiyetini hissederse, bari şöyle söylesin: "Rabbim, hakkımda hayat hayırlı ise yaşat, ölüm hayırlı ise canımı al!" Buhari, Merda 19, Da'avat 30


ezan duası Okunuşu: “Allahumme Rabbe hezihi’d-da’veti’t-tâmme. Vesselatil kâimeti âti Muhammedenil vesilete vel fazîlete vebashu makâmen Mahmudenillezi veadteh.” Anlamı: «Ey bu eksiksiz dâvetin ve kılınan namazın Rabbi! Hazret-i Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-’a Vesîle’yi ve fazîleti ver. O’nu va’dettiğin Makâm-ı Mahmûd’a ulaştır!» derse, ona kıyâmet günü mutlakâ şefaat ederim.” (Buhârî, Ezân, 8; Ebû Dâvûd, Salât, 37/529)


“Yâ Rabb! Ben hangi bir mü’mine onu üzecek ve gönlüne ağır gelecek bir söz söylemişsem kıyamet gününde o sözü onun için Sana kurbiyyet eyle; yani o sözden müteessir olduğu kadar onu sana yaklaştır.” (Buhârî, Deavât, 34)


“Allahım! Cehennem fitnesinden, cehennem azâbından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Vitir 32; Tirmizî, Daavât 77)


“Allah’ım! Kabir azâbından sana sığınırım. Cehennem azâbından Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım. Deccâlin fitnelerinden sana sığınırım.” (Buhârî, Ezan, 149)


"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bir adamın şöyle söylediğini işitti: "Allah'ım, şehadet ettiğim şu hususlar sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın, birsin, samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç), doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur." Bunun üzerine Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) buyurdular: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin olsun, bu kimse, Allah'tan İsm-i Azàmı adına talepte bulundu. Şunu bilin ki, kim İsm-i Azamla dua ederse Allah ona icabet eder, kim onunla talepde bulunursa (Allah ona dilediğini mutlaka) verir. " Kaynak: Tirmizi, Daavat 65, (3471); Ebû Davud, Salat 358, (1493).


İbnu Ömer (radyallahu anhuma) anlatıyor: "Biz, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte namaz kılarken, cemaatten biri aniden: "Allahu ekber kebira, velhamdü lillahi kesira, subhanallahi bükraten ve asila (Allah, büyükte büyüktür, Allah'a hamdimiz çoktur, sabah akşam tesbihimiz Allah'adır!" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz: "Bu sözleri kim söyledi?" diye sordu. Söyleyen adam: "Ben, ey Allah'ın Resûlü" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesellam) efendimiz:" "O sözler hoşuma gitti. Sema kapıları onlara açıldı" buyurdu. İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) der ki: "Söylediği günden beri o zikri okumayı hiç terketmedim." Nesai, bir rivayette şu ziyadede bulunmuştur: "On iki adet meleğin, bu sözleri (yükseltmek üzere) koşuştuklarını gördüm." Kaynak: Müslim, Mesacid 150, (601); Tirmizi, Daavat 137, (3586);


"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) selam verip (namazdan çıkınca) üç kere istiğfarda bulunup: "Allahümme entes-selam ve minke's-seIam tebarekte ve tealeyte ya ze'l-celali ve'I-ikram. (Allahım sen selamsın. Selàmet de sendendir. Ey celal ve ikram sahibi sen münezzehsin, sen yücesin)" derdi." Kaynak: Müslim, Mesacid 135, (591); Tirmizi, Salat 224, (300); Ebu Davud, Salat 360 (1513); Nesai, Sehv 80, (3, 68).


Türkçe Okunuşu: "Lâ ilâhe illallâhül’azîm-ül-halîm lâ ilâhe illallâhü Rabbül-Arş-il’azîm lâ ilâhe illallahü Rabbüs-semâvâti ve Rabbül-Erdı Rabbül’Arş-il-kerîm." Anlamı: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) üzüntü sırasında şu duayı okurdu: "Halim ve azim. olan Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur. Kıymetli Arş'ın Rabbi, arzın Rabbi, Semavat'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur." Kaynak: Buhari, Daavat 27, Tevhid 22, 23; Müslim, Zikr 83, (2730);


“Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana ısmarladım, işimde sana güvendim. (Rızânı) isteyerek, (azâbından) korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana karşı yine senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım.” Buhârî, Vudû 75, Daavât 6;


Peygamberimizin (salat ve selam olsun) Taif Duası; “Ya Rabbi! Kuvvet ve kudretimin en zayıf hâliyle, elimdeki çare ve vasıtaların en basitiyle, insanların gözünde ifade ettiğim değersizliğimle Sana yalvarıyor, Sana sığınıyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen zulme uğramış tüm mazlumların Rabbisin. Sen benim de Rabbimsin. Beni kimlerin eline bırakıyorsun? Bana kaba ve sert davranan bir yabancıya mı, yoksa bana üstün kılacağın bir düşmana mı? Eğer Sen bana dargın değilsen, başıma gelen eziyet ve işkencelere aldırmam. Ancak Senden gelecek bir himaye ve koruma çok daha hoştur. Öfke ve gazabına uğramaktan; karanlıkları aydınlatan, dünya ve ahiret işlerini düzene koyan Zâtının nuruna sığınırım! Sadece Sana sığınır ve Senin rızanı dilerim. Senden başka kuvvet ve kudret yoktur!” İbn Hişam, es-Sîre, II, 61-62;


(“Hilim ve kerem sahibi Allah’tan başka ilah yoktur. Ulu arşın Rabbi Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allahım! Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini kazandıracak sebepleri, her çeşit iyiliği elde etmeyi ve her türlü günahtan kurtulmayı senden niyaz ediyorum. Affetmediğin hiçbir günâhımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Rızâna uygun olan her türlü dileğimi kabul buyur!”) (Tirmizî, Salât, 236; İbn Mâce, İkâmet’u-Salat, 189)


“Ey ihsanı ebedi olan. ey ihsanı her türlü ihsanın üzerinde olan. Ey dünya ve ahiretin sahibi, Ey Hayy ve Kayyum. Ey hiçbir şeyin aciz bırakamayacağı ve azamette kendisiyle boy ölçüşemeyeceği zat. Hem bu düşmanlarımızın hem de diğerlerinin karşısında bize yardım et. Umumi bir afiyet ve selamet içerisinde kısa zamanda bizi onlara galip kıl.” Müslim, 2696


“Ey Allah'ım! Sen benim Rabb'imsin! Senden başka ilah yoktur. Ben sadece sana dayanıp güvendim. Sen yüce arşın sahibisin! Allah neyi dilerse o olur; dilemedikleri ise olmaz. Günahlardan dönüp ibadetlere yöneliş ancak yüce ve büyük olan Allah'ın kuvvet ve kudretiyledir. Ben biliyorum ki Allah'ın her şeye gücü yeter ve O'nun ilmi her şeyi kapsamaktadır. Ey Allah'ım! Ben nefsimin şerrinden sana sığınıyorum. Ayrıca perçemleri senin elinde olan diğer bütün canlılardan da sana sığınıyorum. Şüphe yoktur ki benim Rabb'im dosdoğru bir yol üzerindedir." (Beyhaki, el-Esma ve's-Sıfat, hadis no: 344)


“–«Gökleri ve yeri, görünen ve görünmeyen âlemleri yaratan Allah’ım! Ey her şeyin Rabbi ve sâhibi! Sen’den başka ilâh bulunmadığına kesinlikle şehâdet ederim. Nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden, onun Allah’a şirk koşmaya dâvet etmesinden Sana sığınırım» diye duâ et ve bunu sabahleyin, akşamleyin ve yatağına girdiğin zaman söyle!” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Edeb 100-101/5067


“İzzeti ve celali ile salih amellerin tamamlandığı Allah’a hamdolsun.” Beyhaki, Esma ve sıfat


“Allah’ım ayıplarımızı ört ve korkularımızdan bizi emin kıl.” Bezzar, 3/577


Osman İbnu Ebi'l-As radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâma Müslüman olduğum günden beri bedenimde çekmekte olduğum bir ağrımı söyledim. Bana: 'Elini, vücudunda ağrıyan yerin üzerine koy ve şu duayı oku!' buyurdu. Dua şu idi: Üç kere, 'Bismillah'tan sonra yedi kere, 'Eûzü bi-izzetillahi ve kudretihi min şerri mâ ecidu ve uhâziru.'/ 'Bedenimde çekmekte olduğum şu hastalığın şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınıyorum.' diyecektim. Bunu birçok kereler yaptım. Allah Teâla Hazretleri benden hastalığı giderdi. Bunu ehlime ve başkalarına söylemekten hiç geri kalmadım." (Müslim, Selam 67;


Allah'ım! Benim dayanağım ve yardımcım sadece sensin. Senin sayende hareket ediyorum; senin yardımın sayesinde düşmana hücum ediyorum; senin verdiğin güç ve kuvvet sayesinde düşmanla savaşıyorum." Ebû Dâvûd, Cihâd 90; Tirmizî, Da'avât 121


“Allah’ım! Senden, hayırlı işler yapmayı, kötü işleri bırakmayı ve yoksulları sevmeyi niyaz ederim. Bir kavme karşı fitne murat ettiğin zaman, Beni o fitneye uğratmadan, yanına al!” (Mâlik, Muvattâ, Kur’ân 40, s. 218.)


“Allah’ım! Bütün işlerde akıbetimizi hayır eyle (veya, hayra çevir). Bizi dünyanın rezilliğinden ve ahiret azabından koru.” (Kenzu’l-ummal, h. No: 3624.)


Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şu duaları yapmadan önce bir meclisten kalktığı pek az olurdu: “Allahım! Bize, günahla aramıza engel olacak kadar korkundan hisse ver. Bizi, cennetine ulaştıracak kadar tâatini nasib eyle. Dünya musîbetlerini hafifletecek güçlü iman ver. Allahım! Bizi yaşattığın müddetçe kulaklarımız, gözlerimiz ve kuvvetimizden faydalandır; ölümümüze kadar da onları devamlı kıl. Bize zulmedenlerden öcümüzü sen al. Bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et. Bizi dinimizde musîbete uğratma. Dünyayı en büyük düşüncemiz ve gayemiz, ilmimizin sonu kılma. Bize acımayanları üzerimize musallat etme.” Tirmizî, Daavât 80


"Allah'ın doksan dokuz ismi vardır, bunları öğrenip bunlara göre Allah'ı tanıyıp yaşayan ve bu imanla ölen kimse inşallah Cennete girer." (İbn-i Mâce, Duâ: 10) “Allah’ın 99 ismi vardır. Kim bunları sayarsa (ihsâ) Cennet’e girer.” (Tirmizî, De’avât, 83) Tirmizî, bu rivayetinde 99 ismi zikretmiştir. Bu isimler şunlardır: Allah, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs, esSelâm, el-Mü’min, el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, elMütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri’, el-Musavvir, el-Gaffâr, elKahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm, el-Kâbıd, el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi, el-Muiz, el-Müzill, el-Basîr, es-Semi’, el-Hakem, el-Adl, el-Lâtîf, el-Habîr, el-Halîm, el-Azîm, el-Gafûr, eş-Şekûr, el-Aliyy, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm, er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi’, el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kaviyy, el-Metîn, el-Veliyy, el-Hamîd, el-Muhsî, el-Mübdî, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, elHayy, el-Kayyûm, el-Vâcid, el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâli, el-Müteâlî, el-Berr, etTevvâb, el-Müntakim, el-Afüvv, er-Raûf, Mâlikü’l-Mülk, Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm, el-Muksit, el-Câmi’, el-Ganiyy, el-Muğni, el-Mâni’, ed-Dârr, en-Nâfi’, en-Nûr, el-Hâdi, elBedî’, el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr.


https://www.islamveihsan.com/hadislerde-gecen-dualar.html


https://www.islamveihsan.com/sikintidan-kurtulmak-icin-okunacak-dualar.html


https://hadisci.com/dua-hakkinda-hadisler-sayfa-2


şifa ayetleri https://ilahiogutler.blogspot.com/2020/03/sifa-ayetleri.html


Esmâül Hüsnâ Duâsı https://ilahiogutler.blogspot.com/2016/08/esmaul-husna-duas.html


Kuran'ı Kerim’deki Dua Ayetleri https://ilahiogutler.blogspot.com/2019/11/kuran-kerimde-dua-ayetleri.html